7

183 14 0
                                    

Boynundaki küçük benin yanından sıyrılan kan tablodan yere damladığında gülümsedim. Abel sessizce mırıldandı. "Bu Sara mı?" Yüzüne döndüm ve meraklı gözlerine bakarken başımı yavaşça salladım. "İlham kaynağımdı." Tabloya döndü ve fısıldadı. "O öldü mü?" Bir kaç adım atıp dışarıda yağan kar tanelerine baktım. "Buraya çok nadiren kar yağıyor değil mi?" Gülümsedim. Yanıma yaklaşıp elini omzuma bıraktığında hafifçe ona döndüm. Fısıldadı. "Soruma cevap vermedin, Felicia." Güldüm ve hafifçe elini ittirdim. "Tabloda gördüğün şey ölüm mü?" dediğimde tekrar tabloya döndü. "Resimden boyanın damlaması için bir kaç dakika önce çizmiş olman gerekmez mi?" dediğinde yere düşen kar tanesinin yavaşça eriyişine baktım. Ardından cama yansıyan tablodaki suratına baktım. "Çok soru soruyorsun." Yavaşça dönüp merdivenlere doğru ilerledim ve merdivenlerden çıkmaya başladım. Kolumdan hafifçe tuttu. "Nereye gidiyorsun?" dedi.

"Şuan gitmemin tam vakti." dediğimde gözlerini kırpıştırdı. Kolunu ittirip merdivenleri hızla çıktım ve koşarak odaya ilerledim. Kapıyı sertçe kapayıp derin bir nefes aldığımda yerdeki incilerin bıraktığım yerde duruşuna baktım. Hafifçe camı açtım ve içeriye vuran soğuk rüzgarı tenimde hissettim. Saçlarım geriye doğru savrulurken camdan yansıyan boynuma baktım. Elimi kaldırıp hafifçe benime dokundum.

Aşağıdan yükselen sesler kulağıma gelmeye başladığında merdivenlerden gelen adım seslerini duyabiliyordum. Hafifçe bir adım atıp demirliğe tutundum. Kapı hafifçe tıklatıldığında gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım. Yavaşça arkamı döndüm ve kapının önüne geldim. "Kimsin?" dediğimde karşıdan sert bir cevap geldi. "Polis!" Hafifçe güldüm ve kapıyı sakince araladım. "Nasıl yardımcı olabilirim?" 

"Cinayet suçundan tutuklusunuz. Bizimle karakola geliyorsunuz." Gülümsedim ve hafifçe bir adım atıp suratına baktım. "Tabloyu beğendin mi?" dediğimde şaşkınca suratıma baktı. "O bir tablo değil hanımefendi." Güldüm. "Biliyor musun? O tablo için çok uğraştı." Kaşlarını çattı. 

"Çok şey feda etti." dediğimde umursamayıp eliyle önünü işaret etti. Yavaşça dönüp önünden yürüdüm ve merdivenlerden inerken aşağıdan merakla bakan insanlara baktım. Fısıltıları tüm odada dağılıyordu. "Tablonun bu kadar gerçekçi görünmesine şaşmamalı." Kısa bir an durdum ve asılı tabloya döndüm. İlerleyip tablonun önünde durduğumda kalabalık hafifçe geri çekildi. Elimi yüzüne getirip sakince dokundum. Saçlarını yapıştığı boyadan hafifçe sıyırdığımda kalabalıktan küçük bir çığlık duyuldu. 

"Aman tanrım, bu gerçek mi?" 

Kolumdan tutup yavaşça çekildiğimde, bir kaç görevli vücudunu tablodan ayırdı ve yerdeki sedyeye bıraktı. Kalabalığın arasından geçerken insanların fısıltıları giderek yükseldiğinde gülümsedim. "İstediğimi aldım." dediğimde Abel korkuyla bana baktı. Yanından geçerken hafifçe yüzüne döndüm. "İstediği buydu, insanların ruhuna dokunabilmek." Bakışlarını kaçırıp ellerini saçlarından geçirdiğinde önüme döndüm ve açık kapıdan dışarı adım atıp yağan karı vücudumda hissettim. 

"O korkunç bir kadındı."

Sacrifice gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin