Düşünmekten odaklanamıyordum. Neden bunu yaşıyordum bilmiyordum. Önümdeki boş kağıda tek bir çizik bile atamıyordum. Durmadan çalışan hayal gücüm öylesine durmuş ve benden bir şeyler yapmamı bekliyordu. Fakat aklım başka bir yerdeydi. Odak noktam dağılmıştı. Önemsediğim tek şeye odaklanmakta ve zaman ayırmakta zorluk çekiyordum. Beni ne bu hale getirmişti bilmiyordum. Abel omzuma dokunup hafifçe kağıda eğildi. "Seni daha önce hiç böyle görmemiştim." Eliyle elime uzanıp hafifçe fırçayı elime yerleştirdi. Elini yavaşça hareket ettirirken çizdiği şeye odaklanmamıştım fakat hiçbir şey yapmadan beni kontrol etmesine izin vermiştim. Başını omzuma bırakıp sakince kağıda fırçayı sürterken hafifçe camın yansımasından yüzünü izledim. Sara'nın bir zamanlar ondan hoşlanmış olabileceği düşüncesi tüylerimi diken diken ederken yüzünü gözümün önünden silmek istedim sanki. Hafifçe kağıda dönüp çizdiği resme baktım. Eski bir aynanın önünde duran kumral saçlarıyla aynanın içine elini sokan bir kadın vardı. aynanın diğer ucunda eliyle tuttuğu bir kalp.
"Senin ne hissettiğini anlamaya çalışarak çizdik bunu." dediğinde yüzüne doğru döndüm. "Nasıl yaptın bunu?" Güldü. "Bazı şeyleri görebilecek kadar tanıyorum seni." Mırıldandı. "Resimde gördüğün şeyi bende görüyorum." Geri çekilip kapının önünü işaret etti. "Seni yarım saattir izleyen biri olması da fikirlerimi değiştirdi tabii." Geri çekilip hafifçe omuz silkti. Ardından arkasını dönüp odadan çıkarken resme geri döndüm. Kendi elimle çizdiğim ama üzerine düşünmediğim resme.
"Odaklanmana yardımcı oluyor sanırım."
Tanıdık sesi kulaklarıma dolduğunda arkamı dönmedim. "Odak problemi çektiğimi ne düşündürdü sana?" dediğimde yanıma oturup alayla güldü. "Eski ilişkimize geri mi döndük?" dedi.
"İlişkimiz?" dediğimde başını iki yanında salladı. "Umursamıyormuşsun gibi davranma, senin için bir anlamı yokmuş gibi." Duraksadı. "Davranma." Kaşlarımı kaldırıp yüzüne döndüm. "Anlamı var mıydı?" Sinirle yüzüme eğildi. "Tabii ki vardı Felicia." dediğinde güldüm. "O zaman neden o günden beri konuşmuyoruz?"
"Özel olması için üzerine uzun uzun konuşmamız mı gerekiyordu?" Hafifçe çekilip oturduğum yerden kalktığımda bileğimi tutup kendine döndürdü. "Sana benimle birlikte olman için yalvarmam mı gerekiyordu?" dediğinde kaşlarımı çattım. "Birlikte olmak mı?"
Ayağa kalkıp bana yaklaştı ve önümde durdu. Etrafa kısa bir an bakıp bana döndü ve yüzüme doğru fısıldadı. "Aynı hissetmediğini söyleme." Gözlerimi kaçırdım. "Kafamı karıştırmaya mı çalışıyorsun?" dediğimde başını iki yanında salladı. "Benimde kafam karışık." Hafifçe göğsünden ittirdim. "O zaman aklın neredeydi şuana dek?" Bileğimden tutup bir adım attı. "Düşünüyordum." Bileğimi sertçe çektim. "Herkes son zamanlarda ne kadar üretken ve yaratıcı olduğunu konuşuyor. Benim aklımı dağıtıp aradan çıkarmak istemedin mi?" Gözlerini irice açarken üzerime sinirle yürüdüğünde sırtım hafifçe resim tahtasına çarptı. Belimden tutup hafifçe geri çekti. Sinirle suratıma fısıldadı. "Asıl sen benimle oynuyorsun." Güldü. "Bir öyle bir böyle davranarak beni kendine bağlıyorsun." Yüzündeki hırsı gördüm. "Ne istiyorsun? Benden nefret mi ediyorsun? Yoksa beni seviyor musun?" Kaşını kaldırdı. "Ya da sadece bir haz meselesi miyim?"
"Haz?"
Başını salladı. "Narsist bir fantazin miyim?" Hafifçe güldüm. "Beni öpen sendin Sara." Başını salladı. "Beni evime kadar takip edip penceremden beni izleyen de sendin Felicia." Duraksadım. "O böyle bir şey değildi." Kaşını kaldırdı. "Bana olan merakını giderebildin mi peki?" dediğinde gözlerine baktım. "Sen ve ben birbirimiz için fazla zehirliyiz." dediğimde derin bir nefes aldı ve arkasını dönüp elini saçlarından geçirdi. "Seni onunla görmeye tahammül edemiyorum." dediğinde gözlerimi kırpıştırdım. "Paylaşamadığın ben miyim yoksa o mu?" Gülüp kısa bir an bana döndü. "Cidden bunu soruyor musun?" Hırsla arkasını dönüp bana doğru yürüdü. Yaklaşıp boynumdan tuttu ve dudaklarını dudaklarıma sertçe bastırdı. Dudaklarının üzerime zehirli hissini yaymasına izin verdiğimde sonradan pişman olacağımı bende biliyordum. Aramızdaki ilişkinin hiçbir iyi yanı yoktu. Tamamen bağımlı ve zehirli bir ilişkiydi. Zarar veren bir ilişki. Belki de bir ilişki bile değildi.
Hafifçe fısıldadı. "Seni benden başkası anlayamaz, sevemez... Sadece ben."
Bunun mantıklı hiçbir yanı yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sacrifice gxg
NouvellesBaşka biri olmaya o kadar kapılmış ki neye dönüştüğünü kendine söyleyemeyecek kadar korkak, aslında kim olduğunu göremeyecek kadar da körleşmiş.