Ali Rahmet

704 47 18
                                    



boguciyimmm için...
çok sevdiği hikayenin
bu bölümü.















- Ben gerçekten...
Cebinden mendilini çıkarıp
terini sildi. Nefes nefese kalmıştı.
...bu kadar olduğunu
tahmin etmemiştim.

- Ben demiştim...
Haklıydı. Çocuk, top ayağına
gelmedikçe vurmuyordu.
...Fekeli.
Sonunda varlığını kabul edip
konuşmaya başlamıştı. Başını
çevirmeden gözünün ucuyla baktı,
şapkasını çıkarıyordu. Yele karşı
durmuştu, rüzgarın saçını savurmasıyla
derin bir nefes çekti ciğerlerine.
Çekmesi ile öksürmesi de bir oldu.
Kalbi söz dinlemiyor olabilirdi fakat
ortağının, arkadaşının karısıydı...
Hislerinin verdiği azapla daha
ne kadar yaşayabilirdi...
Niye ortaklık işine girmişti?
En başında Adana'ya dönmesi
bile yanlıştı, Hatay'da kalmalıydı.

- Fekeli amca bak!
Çocuğa bakarsa annesini
de görecekti. Öbür tarafa
dönüp öksürmeye başladı.

- İyi misin ortak? Hünkar,
su versene Fekeli'ye!

- Yok, yok geçti!
Doğrulunca zümrüt gözlerdeki
buğuyla karşılaştı: toz mu kaçmıştı,
yoksa endişe miydi o gördüğü?
Ayaza düştüm sadece.
Kirpiklerini eğip bardağı sehpaya
bırakınca asıl ayazı hissetti yüreğinde.

- Demir annecim gel hadi,
okula geç kalacaksın!
Çocuk duran topa vuracağına
çimleri biçmekle meşguldü.

- Tarlalara salsak, anız falan bırakmaz.
Kendi latifesine kahkaha atıyordu
aile babası. Olmayan toplantıya
katıldığı İzmir'den, olmayan
uçakla sabah gelmişti.

- Rica ederim gülme Adnan,
biraz oynasan!

- Çok yoğunum Hünkar, hem
olmuyor işte, Fekeli de dedi...
Hala gülüyordu.

- Çocuğun kabahati yok! Tabiliyetsizliği
babasından geçmiş, babasına çekmiş!
Kahkahası ağzında donmuştu Adnan'ın.
'Yoğunmuş!'
Sanki kendisi koşabiliyordu...

- Keşke babasına çekseydi... Keşke birazcık...

-Uğraşma benle Fekeli...
Adnan'ın sesi Hünkar'ın fısıltısını bastırmıştı; uzaklaştığı için
devamını da duyamadı. Oğlunun
yanına gitmişti, çocukla
konuşurken bile gözünü alamıyordu 'kabiliyetli' kocasından. Dönüp
Adnan'a baktı. Hünkar nasıl
bu kadar kördü! Belki de
kendisindeydi sorun, kıskançlık
gözlüğü olmasa gözünde belki
de iyi bir koca, iyi bir baba olarak görebilirdi. İçini çekti. Yine de
müsterih olmalıydı; 'sevgili eşi'ydi, yalanlarına gözü kapalı inanıyordu;
herkese, her şeye açık gözleri
bir Adnan'a kapalıydı...
'Ya ne isterdin, sadakatsizliğini
bilip yıllarca bedbaht olmasını mı?'

Adnan'ın avını bekleyen avcı bakışını farketti gözünde. Konak çalışanlarına bakacak kadar düşmüş müydü?
Hünkar bilse... Baktığı tarafa çevirdi
başını, kimse yoktu. Sadece Hünkar,
konağa yürüyordu, başka tek
canlı yoktu bahçede. Bakışlarındaki
arzunun muhatabı metresi değil
aldattığı karısı mıydı? 'Karısı'

- Adnan!
Sinirden dili damağı kurumuştu.
Sehpanın üstündeki limonatayı
içti tek dikişte.
Kalk hadi, toplantıya geç kaldık!

ZAMANIN TOZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin