- Tansiyonunuz yüksek ama... telaşlanacak bir durum yok.Ali Rahmet çıktığından beri kalbi susmamıştı ki tabii yüksek çıkar. Annesi neler anlatmıştı; düşünmek bile istemiyordu. Hayatı boyunca 'değilmiş gibi' yapmaya çalıştığı insana mı dönüşmüştü şimdi Ali Rahmet'in gözünde: mutsuz evliliğinde sevmemiş sevilmemiş zavallı Hünkar Yaman.
Züleyha, gözlerine bakıp sevmedin sevilmedin diye eğlenirken üzülmemişti bile. Ancak Ali Rahmet'in aynı şeyi düşünecek olma ihtimali canını yakıyordu. Güçlü olmadığını, acı çektiğini öğrenecekti!
'Yaman Hanım' olmadığını......İsterseniz Mercan Hemşire EKG'nizi de çeksin, daha sağlıklı olur.
Ali Rahmet gittiğinden beri, o da dalgındı.
Teskereden bir mana çıkarmış olamazdı herhalde.
Malum... Alaycı bir gülüşle ekledi.
...duygular tansiyonu tetikleyebiliyor...
Çıkarmıştı.- Hiç gerek yok! Asabi bir durumum olsa doktorum Cevdet Bey anlardı. Tanıyor olmalısınız Cevdet Tezok!
Başını sallayınca ekledi.
Malum... Odada bakışlarını gezdirirken, küçümser bir gülüş yerleştirdi yüzüne, en son karşısındaki kadına bakıp ekledi. ...buradaki hekimlerden daha donanımlıdır kendisi.- Cevdet Tezok... Gülümsemesi sinirini bozuyordu. ...takdir sizin Hünkar Hanım, karışmak istemem. Fakat başka hekimlerin de görüşlerini almadan sağlığınızla ilgili bir kararı salt Cevdet Tezok'un iradesine bırakmayın derim. Nasıl desem... fakültedeyken pek iyi anılmazdı...
- Elbette ki sağlığımla ilgili önemli bir kararı salt tek bir hekimin kanaatine bırakmam. Sinirinin sesine yansımaması için özel çaba gösteriyordu. Yılda bir kez, tüm tetkiklerimiz Almanya'daki doktorlar tarafından gözden geçirilir. Kaldı ki tansiyon ilacı kullanmam için ülkenin en iyi kalp mütehassısının, eğitimini Boston da tamamlamış başarılı bir profesörün görüşü yeterlidir diye düşünüyorum. Bunun için hekim olmaya gerek yok değil mi Bahar Hanım?Ayağa kalktığını görünce rahatladı. Sonunda gidiyordu. Siz de değerli tavsiyelerinizi ihtiyacı olanlara verirsiniz.
- Az önce dediğim gibi takdir sizin. Sadece, değer verdiğim biri, sizin durumunuzdan kendisini mesul tuttuğu için belirtmek istedim.
- Ali Rahmet 'Bey'...
Özellikle bey sözcüğünü vurgulayarak söyledi.
...mevzuu yani.
Yine neyden bahsediyordu; dul kalmasından mı hastalanmasından mı?
Aklınızdan ne geçiyor ne duydunuz bilmiyorum ama...- Bir şey duymama gerek var mı sizce Hünkar Hanım? Gözünü yatağın kenarına sabitlemiş ciddi bir tonda konuşuyordu.
Halini gördünüz, evladı kadar, belki daha fazla sizin için endişe ediyor! Amacı neydi bu kadının? Tabii durumunuz yüzünden. Malum... Ali Rahmet'in merhameti sonsuzdur.Küstahlığını yüzüne vurmaya değmezdi. İstediğini vermeyecekti. Kendini böyle mi teselli ediyordu; Ali Rahmet, merhamet duyuyor. Ağzından laf almaya çalışıyordu belli ki.
- Bakın!
Yere eğilince kalkmasını bekledi. Doğrulduğunda tespihi tutuyordu elinde. İmamedeki harfleri inceledikten sonra yatağın üstüne bıraktı.
- Dün gece düşürmüş, farketmedi bile...- Bakın, Fekeli'yle ne derece bir münasebetiniz var, bilmiyorum bilmek de istemiyorum. İmalarınız da beni zerre ilgilendirmiyor. Fekeli'yle ailemin arasında vuku bulanlar da sizi ilgilendirmez... Herkes haddini bilmeli!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN TOZU
FanfictionAma sonra bir yaprakta gözlerini gördüm, güneşte gülüşünü, rüzgarda soluğunu, ben yaprağa aşık oldum sandım, güneşe taptım, rüzgarı içime çektim soluğum yaptım. Ben sana bir kere aşık olmadım, her gördüğümde yeniden yeniden aşık oldum...