Olaylara giriş yapmaya başladık..
Bu arada Alpaslan için kafam da medyada ki gibi bir karakter canlandı gözümde. Ne düşünüyorsunuz?
***
Bir çiçek, toprağı nemli fakat boynu eğik.
Hissettiğim şeyi bir deyimle tarif etsem sanırım bu şekilde ifade ederdim. Fakat öyle bir hâle gelmiştim ki çığlıklarım dudaklarımın arasından bir fısıltı gibi çıkıyordu. Bir hiç gibi..
Valizleri almadan koşarak aşağı inmem canlandı gözümde.
Yarım yarım gelen görüntüler zihnimde parıldıyor yine o anlarda hissetmeme sebep oluyordu. Hatırlamak istemesemde zihnim dalga geçercesine çıkarmıyordu aklımdan o görüntüleri.
Alpaslanın göğsüne yumruklarımı indirmem. Çevremde ne bulduysam nereye attığıma bakmadan fırlatmam ve sinirle kapıdan çıkarak koşmaya başlamam.
Beni durdurmamıştı. İçimde ki kırgınlık bir bir yüzeye çıktığında ağlamamak için başımı dizlerime yasladım.
Bir duvar kenarına çökmüş vaziyettim. Nerede olduğumu bilmiyordum. Zaten bakış açım bulanıkken pek bir anlamı kalmıyordu.
Kaybolabileceğimi düşünürken karanlığın çöktüğü sokağı adım sesleri doldurmaya başladı.
Korkuyla başımı kaldıracak gibi oldum fakat geri yerime sindim. Gecenin bir saatinde kimdi ki bu?
Alpaslanın olma ihtimaline heyecanlanacakken herhangi bir yabancı da olabileceğinin telaşı sarmıştı vücudumu.
Karanlıkta pek bir şey göremiyordum fakat birinin beni bu bedenle kolay kolay görmesi mümkün değildi.
"Küçük kız!" diye gür bir ses duydum. "Neredesin?"
Duraksadım. Zihnim o geceye gittiğinde bana ilk ninni gibi gelen sesin sahibi canlandı gözümde. Bu o adamın sesiydi.
"Hadi ama!" dedi alay içeren tonuyla. Kalbim korkuyla atmaya başladı.
Ayak sesleri daire bir şekilde tekrarlanırken çevresinde döndüğünü anlamıştım. "Kendi ayağınla gelmezsen bana, ben bulurum seni."
Adım sesleri yaklaştıkça bedenimi küçülttükçe küçültüyordum.
Kafamı yasladığım dizimden kaldırmadım.
"Benim küçük bebeğim oyun mu oynamak istiyor?!"
Sesi çok yakından geliyordu.
"Yavru ceylan, yavru ceylan, yavru ceylan!" diye tekrarladı kelimelerini.
Lütfen beni bulmasındı.
Üstümde bir gölge hissettim. Beni bulmuş muydu?
"Şuna da bir bakın!" Sesi dibimden geliyordu. "Yavru ceylan buradaymış!"
Başımı korkudan kaldıramasam da benimle aynı boyuta gelmek için eğildiğini anlamıştım.
"Benim oyunbaz yavru ceylanım" dedi fısıltıyla.
"Oyun bitti," dedi. Sesi bu sefer ciddileşmişti. "Artık eve dönme vaktı."
***
Vote ve yorum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eccedentesiast / +18
ChickLitBedenim bir ateşte kavrulurcasına karıncalanıyordu ve o, O beni izliyordu. Eşsiz bir manzarayı izliyormuşçasına, sadece tutkuyla harlanan bedenlerimizi kavuşturuyor gibi değilde, ruhumuzu birbirine kilitliyormuş gibi bakıyordu. *** Eccedentesiast...