2 ay sonra...
Genç adam kehribar renginin hakimiyetini sürdürdüğü resepsiyona son bir bakış atarken yanında ki üç adamıyla izlediği görüntülerin boş çıkması, üstünden atamadığı hayal kırıklığını tekrar hatırlatmıştı.
"Çok üzgünüm," diye sahte hislerini belli etti çalışan adam. Sıska ve kısa yapısıyla beraber karşılarında ki bu rus adamlar gözünü korkutuyordu. "Ne bahsettiğiniz bir kız ne de bir adam var kayıtlarda."
Pavel gözlerini sinirle adama dikti. "Tekrar bakmanız lazım." dedi sert sesiyle. Saatlerdir kibar çıkmaya çıkardığı sesi son dereceye kadar çekilmez hale gelmişti ve dayanamıyordu. Buldurduğu sonuçlara göre en son bu otelde görünmüştü Mezra. "Benim sevgilimi bulmam lazım." dedi tane tane.
Bunu kendisine söyleyebilmek için onu bulmam lazım diye geçirdi içinden.
En fazla nereye kadar kaçabilirdi ki küçüğü?
Çalışan adam çektiği sabırı tekrar belli etmemeye çalışırken son bir haftanın kayıtlarını, mafya olarak tahmin ettiği adamların önünde tekrar başlattı. Mafya benzetmesinden başka bir şey yapması mümkün olmazdı zaten. Sürü gibiydiler!
Bozuk aksanlarıyla, iri ve heybetli vücutlarının eşlik ettiği kıyafetleri ne kadar maaşını bir araya getirirse getirsin alamayacağı kadar fazla para ediyordu. Bu adamlar resmen burada olduklarını haykırıyordu!
Pavele eşlik eden adamlardan biri ağzında ki kürdanı dişlerinin arasından sıyırarak patronuna döndü.
"Бра, oчевидно, что, если мы пойдем сейчас?" (Abi, belli ki burada da yok. Gitsek ya artık?"
Başka yerlere bakacaklarını, orada Mezrayı arayabileceklerine dair küçük bir umuta sığınarak konuşmak istedi fakat cesaret edemedi. Çünkü geldikleri iki ay sürecinde Pavel Mezrayı bulmak için sadece İstanbulu değil, Türkiyeyi talan etmişti.
Pavel çaresizliği tekrar iliklerine kadar hissetti. Ne ara bağlanmıştı ki bu kıza bu kadar?
Gözlerini kapattı sinirle. Küçük sevgilisinin yanında ki o adamı düşündükçe dilinin ucunda ki o küfürleri yutmak zorunda kalıyordu ki daha adını bile ağzına alamayacak kadar öfke doluydu.
Yanlarında ki adamlar, kendisi için çalıştıkları bu adamın takıntısının boyutunu her gün daha da aştığını fark ettiklerinde daha tam olarak bile görmedikleri o kıza acıyorlardı.
Pavel cebinden çıkardığı paraları çalışanın önüne bıraktığında karşısında ki adamın şaşkınlığına fırsat vermeden doğrudan kapıya doğru yönlendirmişti adımlarını.
Bugünde bulamamıştı kızını. Belki yarın da bulamayacaktı fakat bulduğunda bir daha asla bırakamayacağını biliyordu.
Bu yüzden kıza her defasında daha fazla süre veriyordu; onsuzluğu iliklerine kadar yaşaması için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eccedentesiast / +18
ChickLitBedenim bir ateşte kavrulurcasına karıncalanıyordu ve o, O beni izliyordu. Eşsiz bir manzarayı izliyormuşçasına, sadece tutkuyla harlanan bedenlerimizi kavuşturuyor gibi değilde, ruhumuzu birbirine kilitliyormuş gibi bakıyordu. *** Eccedentesiast...