Öncelikle selam,
Bölümü nasıl zor şartlar altında yazdığımı bilemezsiniz. Aslında bir kaçınıza bahsettim şu an ki durumumdan fakat kendimi bölüm yazmaktan alı koyamadım
Moralim sıfır ve bölümü bu şartlar altında yazdığım için kısa oldu. Rastgele yazılmış bir bölüm olması da var tabi.
Yine de keyifli okumalar. 🤝
Alpaslan'dan
Durgun bakışları bir süre üzerimde oyalandı. Sonrasında ise bana ayak uydurmak istercesine "Ee," diye mırıldandı.
"Bensiz ne yaptın?"
Kısıkça gülümsedim.
Sensizlikle sınandım.
"Tuzak bir soru mu?"
Ağzında ki lokmayı yuttu. "Yooo." dedi genişçe. "Konu açılsın diye şey ettiydim."
Dudaklarım yukarı kıvrıldı. Her konuştuğunda, sesini her işittiğimde içimde ki boşluğun değmişçesine dolduğunu hissediyordum.
Boğazımı temizledim. "Sen orada naptın?" Sesimde ki o utancın ona yansımaması için dua ettim. "Sana iyi davrandılar mı?"
Aniden duraksadı. Bakmaya doyamadığım elaları bana döndü. O an gözlerinde ki o çözemediğim ifade bedenimi kaskatı yaptı.
Orada ne yaşamıştı?
Neyse ki bu sorunun kafamı kurcalamasına izin vermeden kendini toparladı.
"Beni oraya bu sohbetleri etmek için göndermediğini ikimizde farkındayız."
Kaşlarımın çatılmasıyla ayağa kalkması bir oldu. Şu konudan ne kadar uzak olursak o kadar iyiydi fakat Mezra bize rahat vermeyecek gibi duruyordu.
Hızlı adımlarını içeri doğru yönlendirdiğinde peşinden gitmek konusunda kararsız kalmıştım. Kulağımı tekrar adımları doldurduğunda buna gerek olmadığını fark ettim.
Öylesine bir yemek yemek bana bu şekilde patlamamalıydı.
Gözlerimi ona çevirdim. Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum fakat onun yüzünde ki alaycıl ifadenin yanından geçemezdi.
Gözlerim uzunca onun yüzünde oyalandıktan sonra elinde ki mavi kapaklı dosyayı fark ettim.
Şaşkınlıkla dolu gözlerim ona çevrildiğinde elinde ki belgeleri önüme bıraktı.
Sikeyim! Düşündüğüm şey olamazdı değil mi?
Yüzünde ki o kışkırtıcı ifadeyle dudaklarını yukarı kıvrıldı.
"Elim boş geleceğimi düşünmedin herhalde?"
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eccedentesiast / +18
ChickLitBedenim bir ateşte kavrulurcasına karıncalanıyordu ve o, O beni izliyordu. Eşsiz bir manzarayı izliyormuşçasına, sadece tutkuyla harlanan bedenlerimizi kavuşturuyor gibi değilde, ruhumuzu birbirine kilitliyormuş gibi bakıyordu. *** Eccedentesiast...