Gözlerim camdan bir kristal. Yansımaların olduğu aynaların içinde hapsolmuş solmuş mavi. Kırık cam parçaların battığı kalbime yara.
"Bunu nasıl yapacağım Alpaslan?"
Zihnim dumanların çevrili olduğu bir silah. Bataklığa atılan bir ip. Birini kurtarırken kendini batırdığını fark etmeyen bir modül.
"Sadece güvenini kazanacaksın."
Kalbim bir delik. Bir kişiyi bile sığdıramayacağım bir boşluk. Kutusu kilitli olan bir sandık. İçine aldığı kişiyi yok ediyor, bitiriyor ve ben kendi kalbim de kendi kraliyetimde hükmünü sürdüremeyen bir hükümdarım.
"Ya hain olduğumu anlarsa? Ya yakalanırsam?"
Bedenim satılmış bir kız çocuğunu oynayamayacak kadar sahte. Yüzüm bir mahrumu oynayamayacak kadar cüretkar. Dudaklarım ise sahte bir korkunun yerini alamayacak kadar kıvrımlı.
"Sen bir annenin çocuğuna uyutmak için söylediği ninni kadar güzelsin Mezra. Bunu nasıl düşünürsün?"
Temiz ve masum görünen görüntümün arkasında sakladığım sinsi ve arsız kadın kırmızı dudaklarını yukarı kıvırmış, turuncu saçını parmağına dolayarak bana bakıyordu.
"Peki işim bittiğinde ne yapacağım? Dosyaları kurtardığımda nereye döneceğim?"
Ruhumun kırıkları bedenimin yorgunluğunu taşıyordu. Bir tüy kadar hafif olan bedenimin taşıdığı yük paha biçilemez bir şekilde ağırdı.
"Sen bana aitsin Mezra. Döneceğin tek yer benim yanım. Bir başka yer yok, olamaz da."
Aklımda onu kelimeleri. Bir gecenin yarısında yaptığımız plan ve çevremizde kandırdığımız herkes.
Beni sattığını sanmıştım. Öyleydi de, gözlerinde gördüğüm yalancı hüzün beni hapsettiği bir ev de tutsak olmama sebep olmuştu.
Affedemezdim, başıma gelen şeyleri tek bir dosyaya sığdıramazdım.
Belki giderdim. Buradan, ondan. Sonuçta reşit olmuştum. Artık özgür olabilirdim.
Tek bildiğim şu saatten sonra beni büyüten adama bile güvenemeyeceğimdi.
"Sabahtan beri oynamaktan başka bir şey yapmıyorsun tabağındakilerle." diye daldığım düşüncelerden çıkardı beni Pavel.
Karşı sandalyemde oturuyor, bana akıl almaz bir şölen sunuyordu.
"Yemek istemiyorum." diye mırıldandım.
"Oraya gelirsem yemekten başka şeyler yediririm sana. Bitir tabağını!"
Yaptığı edepsiz imalar gözlerimin irileşmesine sebep olsa da alışmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eccedentesiast / +18
ChickLitBedenim bir ateşte kavrulurcasına karıncalanıyordu ve o, O beni izliyordu. Eşsiz bir manzarayı izliyormuşçasına, sadece tutkuyla harlanan bedenlerimizi kavuşturuyor gibi değilde, ruhumuzu birbirine kilitliyormuş gibi bakıyordu. *** Eccedentesiast...