Kübra'dan
Serra'ya dikkatle baktım. Şaka yapıyor olamazdı değil mi? Gerçi Serra böyle bir konuda şaka yapmazdı. Peki ben yanlış duymuş olabilir miydim?
"S-sen ne dediğinin farkında mısın?"
"Farkındayım. Aslında söylemeyecektim ama sen o iradesiz için Samet gibi bir adamı harcayacaksın bu gidişle. Bil ve ona göre davran.
"Emin misin peki? Nasıl öğrendin?"
"O gün seninle konuşmuş hastanede. Morali çok bozuktu. Bize sadece ayak üstü bitti dedi ve odasına gitti. Sonra bir ara otelin barına doğru giderken gördüm. Biz odaya çıktık ve ben uyudum. Sabah kalktığımda Pınar yoktu odada. Merak edip aramaya çıktığımda saçı üstü başı dağılmış halde Yusuf'un odasından çıkarken gördüm. Sorunca da anlattı herşeyi. Gece ben uyuduktan sonra merak edip bara inmiş. Yusuf'la konuşmuşlar biraz. Birlikte içmişler falan. Sonra da odaya çıkmışlar ve...Anladın işte."
"Yusuf'a sordun mu?"
"Sordum canım sordum. Sarhoştum çok pişmanım demekten başka bişey yapmadı."
Durup düşündüm. Aynı şey biz birlikteyken olsaydı...Asla kabul edemezdim bu bahaneyi. Şimdi de kırılmama engel bir bahane değildi. "O yüzden mi sürekli onu unut deyip duruyordun?"
"Evet. Aslında belki tek o gece olsa bir nebze sarhoşluklarına verir bu kadar kızmazdım ama sonrasında da defalarca birlikte olmuşlar ve Pınar...Pınar hamile Kübra."
Gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. "Nasıl ya? Eee ne olacak şimdi?"
"Evlenecekler ama Yusuf'un hala senden ümidi olduğu için erteliyor sürekli. Beni arayıp duruyor. Seninle konuşmak istiyor, yeni numaranı soruyor ama vermiyorum. Vermedikçe daha çok arıyor."
"Anladım."
Gözlerim dalıp gitti...Geçmişte yaşanan güzel günleri düşündüm. Pınar'la dostluğumuzu ve nelerle savaştığımızı...Beni kıran Yusuf değildi. Herşeye rağmen, bütün yaşananlara rağmen geçmişimizi zerre önemsemeyen Pınar'dı.
"Ne düşünüyorsun?"
"Hiç."
"Kübra!"
"Ya ne diyebilirim ki Serra? Evet kırıldım ama en çok neye kırıldım bilmiyorum. Kırılmaya hakkım var mı onu da bilmiyorum. Ne hissettiğimi gerçekten bilmiyorum. Sanırım biraz düşünmeye ihtiyacım var."
"Düşün. Ama düşünürken seni gerçekten seven adamın canını yakma. Sen iç hesaplaşmanı yaparken, o senin hala Yusuf'u sevdiğin için üzüldüğünü düşünüp kötü hissesebilir."
Üzülüyordum zaten ama Yusuf'u sevdiğim için değildi bu. Ya da Pınar'dan beklemediğim bir şey de değildi aslında. Beni üzen şey tam olarak neydi ben bile kestiremiyordum ama geçmişi düşündükçe boğulduğumu hissettim. "Benim hava almaya ihtiyacım var. Sakin kafayla düşünmeye ihtiyacım var Serra. Sonra konuşalım olur mu?"
Serra'nın bir şey demesine izin vermeden çıktım odadan. Sonra da avludaki kimseyle göz teması kurmadan kaçarcasına evden çıktım. Biraz ilerleyince önüme gelen taksiye atlayıp Samet'in beni en çok götürdüğü yer olan tepeye geldim. Burası sakin, sessiz ve huzurlu bir yerdi. Kafamın içindeki milyon tane sesi susturup gerçekten kendimi dinleyebileceğim bir yerdi. En uç kısma doğru yürüyüp önce aşağıya baktım. Sonra da büyülü güzelliğiyle dillere destan olan Mardin'in eşsiz manzarasına. Ardından bağdaş kurarak oturdum yere. Ne hissettiğimi düşündüm. Ne düşündüğümü, neden kırıldığımı, beni üzen şeyin ne olduğunu, Yusuf'u, Pınar'ı ve en önemlisi Samet'i...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Sarmalı -TAMAMLANDI-
RandomHikayenin başlarında Gece Kuşu 'Robin' hiksyemin 33.bölümüyle çok fazla benzerlik göreceksiniz bu konuda bilgi vereyim. Evet hikayede kopya çektim ama kendi hikayemin içinde yazdığım bir olaydan kopya çektim. Robini okuyanlar benzerlik görünce şaşır...