26.bölüm

1.5K 101 154
                                    


Samet'ten

Daha önce kafede arkadaşlarına anlatırken duymuştum Kübra'yı. Herkes deniz planları yaparken onun istediği Türkiye'yi karış karış gezebilmekti. O gün karar vermiştim evlendiğimizde, Kübra beni ve evliliğimizi kabul ettiğinde bu isteğini gerçekleştirecektim. Ama şimdiye kadar fırsat olmamıştı. Balayı en iyi fırsattı sevdiğim kadının hayalini gerçekleştirmek için.

Bir haftadır bu yüzden harıl harıl çalışıyor, bir yandan da rotamızı belirliyordum. Yakın bölgelerden ziyade uzak kesimlerden başlamayı seçmiştim çünkü madem bir çocuğumuz olmasını ikimiz de istiyorduk, o süreçte uzak mesafe hem hamilelikte hem de bebek doğduktan sonra çok daha zor olacağı için şuan en doğru zamandı. Ben de bu yüzden 40 gün sürecek bir program yapıp kalacağımız ve gezeceğimiz yerleri ayarlayıp sırayla nerelere gideceğimizi listeledim. Acil işlerimi de bir haftaya sığdırıp Kader'in ben yokken tek başına idare edebileceği şekilde tamamladım. Kübra bu yoğun çalışmamı bu süreçte son yaşanan olaylara bağlamıştı da çok sorgulamamıştı Allah'tan. Serra'nın da bu konuda katkısı vardı tabi ki. Kübra'yı ben planım için hazırlık yaparken benden uzak tutmayı başarmıştı. Serra resmen kurtarıcım olmuştu son zamanlarda. Kübra'yı benimle ilgili cesaretlendiren de oydu. Bugün bukadar güzel gidiyorsa herşey, bunun bir sebebi de Serra'ydı şüphesiz. Bir de ben onun Hakan'la ilgili olayını çözüp yardım edebilseydim keşke. Gerçi birşeyler tahmin ediyorum ama...Hayırlısı.

Kırk gün boyunca bir çok yer gezdik Kübra'yla. Trabzon'da otel ayarlasam da birgün erken saatte Batum'a kadar gidip dönmüştük. Dönerken de Artvine uğramış Karagöl, Mençuna Şelalesi, Atatepe, Çifte köprü gibi yerleri gezmiş, geri dönmek için geç olunca o gece Artvin'de kalmıştık. Ertesi sabah da kahvaltıdan hemen sonra Rize'ye geçip orda da tüm gün dolaşıp Fırtına deresi, Gelin tülü şelalesi, Atatürk evi ve Etnografya müzesi, Kızkalesi gibi yerleri gördük. Akşama da asıl otelimize geri dönüp dinlendik. Sonraki günden itibaren üç gün boyunca da Trabzon'u gezdik. Sümela manastırı, Atatürk köşkü, Trabzon Ayasofya müzesi, Şehir müzesi, Sürmene gibi daha bir çok yeri gezdik. Bolca fotoğraf çekip, anı olsun diye gittiğimiz yerlere özgü ufak şeyler aldık. Bazen magnet, bazen anaktarlık, bazen minik bir biblo gibi...

Trabzondan sonra sırayla Giresun, Ordu, Samsun, Amasya, Çorum, Sinop, Kastamonu,Çankırı, Karabük, Bartın, Zonguldak, Düzce, Bolu şeklinde devam ettik gezimize. Her gittiğimiz yerde bir ya da ikişer gece kalarak Sapanca'da ayarladığım Bungalov evine geldik. Sapanca gölüne çok yakın, havuzlu, büyük bir bahçe içindeydi kalacağımız ev. Burda da 2 gün dinlenelim ve yorgunluğumuzu biraz atalım istedim. İlk 25 günlük gezimizi Sapanca'da dinlenerek tamamladıktan sonra Kocaelinde kısa bir tur yaparak İstanbul'a geçtik. Aslında İstanbul'a gelmek beni tedirgin ediyordu. Çünkü bu şehirde Kübra'nın o herifle çok anısı vardı ve ben gittiğimiz herhangi bir yerde onunla karşılaşma ihtimalimizden de endişeleniyordum. Kübra bana aşıktı bundan şüphem yoktu artık ama yine de karşı karşıya geldiklerinde kıskanç yönümün ortaya çıkmasına engel olabilir miyim emin olamadığım için gerilmekten kendimi alamıyordum.

Gergin geçen üç gün boyunca Kapalı Çarşıdan, Sultan Ahmede, Bir çok müzeden, Eminönüne her yeri gezdik. İstanbul'da kalırken gözüme sıradan gelen herşey Kübra ile el ele gezerken güzelleşiyor bambaşka bir hale bürünüyordu. Ve en güzeli de bu süreçte tek bir tanıdık isme bile rastlamadık.

İstanbul sonra Edirne, Tekirdağ ve Çanakkale şeklinde devam ettik yolculuğumuza. Çanakkale'deki manevi hava bambaşka bir duygu yoğunluğu yarattı bizde. Şehitlikleri gezerken ikimiz de oldukça sessizleşmiş rehberlerin anlattığı şeylerle epey duygulanmıştık. Sonra müzeleri gezdik. Seyit onbaşının hikayesini bilsem de burda bulunurken o anları yaşıyor gibi hissetmek bambaşkaydı.

Aşk Sarmalı -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin