Kübra'dan
Günlerce hem yaralanan güvenlik görevlileri, hem çalınan dosyalar sebebiyle sıkıntılı zamanlar yaşadık hem şirkette hem de evde. Alınan dosya benim hazırladığım organik ürünlerle ilgiliydi. Gerçi en önemli detayı eklediğim yeni bir dosya hazırlayacaktım ve çalınan dosya ön taslak gibiydi sadece. Eksikti yani. Ama yine de baya huzursuz günler geçirmemize yetecek bilgiler de vardı malesef.
Hastanedeki yaralı güvenlikler de bir haftanın sonunda çıkmışlardı hastaneden. Yaklaşık on gün kadar sonra derin bir nefes almayı başarmıştık. Hızlı bir çalışmayla yeni dosyayı hazırlamış, üretimi yapmış ve ürün onayımızı almıştık. Bu saatten sonra çalınan dosya hiçbir işlerine yaramayacaktı.
Tabi şirketin her bir çalışanı bir tarafına motor takmış gibi çalışmasa asla başaramazdık. Samet de bu yüzden herşey yoluna girince iki ayrı gruba ayırarak üçer gün izin vermişti herkese. Ekibin ilk yarısı hemen ertesi gün, onlar döner dönmez de diğer yarısı tatil yapmış, dinlenerek geri dönmüşlerdi.
Bu arada İstanbul'daki şirkete birkaç ay için gitmek zorunda kalan Kader de bu sıkıntılı zamanda dönmüştü hemen ve çok da yardımı olmuştu.
Herşey bitip o akşam kendimizi odamıza atınca derin bir oh çektik ikimiz de. "Bir ara umudumu kaybedecektim ama senin inancın herkes gibi bana da iyi geldi."
Samet'in dediğiyle ilk gün geldi aklıma. Kaybolan dosya ve yaralılar sebebiyle okadar kötü bir haldeydi ki, hastaneye gittiğimde dağılmış halde bulmuştum. Ama daha o gün öğlen olmadan ciddi bir çalışma planı hazırlamıştım ben. Kader, Hakan ve Serra'yla da konuşmuş programı hemen uygulamaya koymuştuk. Bir yandan da Samet'i toparlayıp bu işi başaracağımıza inandırmıştım. Güvenlik görevlileri de hayati tehlikeyi atlatınca ciddi bir çalışma sonucu her şeyi hızlandırılmış çekime almış ve sonunda da başarmıştık neyse ki. Samet gibi diğer çalışanlar da inanmasa da arkamda duran Kader, Hakan ve Serra sayesinde umudumuzu herkese bulaştırmayı başarmıştık.
Bizim de kimseye belli etmesek de umutsuzluğa düştüğümüz, pes etme noktasına geldiğimiz anlar olmuştu tabi ki. Özellikle ürünleri onaylatıp patent alma sürecini kısaltmak için verdiğimiz çaba görülmeye değerdi. Herhalde olmayacak korkusu içimizi sardığı an, olmayacak dediğimiz an onayımızı almıştık. İşte o an şirket olarak hepimizin yaşadığımız mutluluk için uykusuzluğa da, yorgunluğa da, yaşadığımız korkuya da değmişti.
"Sadece senin kalbime doldurduğun umudu kullandım. Sanırım biraz cömertçe harcadım. Biraz daha umut dolumu yapabiliyor muyuz patron?"
Kolları belimi sararken aradaki mesafe sıfıra çeyrek kala durdu. "Sen benim yanımda oldukça bana aşıladığın umudu o güzel kalbine doldurmaya devam edeceğim merak etme. Ama şimdi acaba diyorum...O geceden sonra pek seninle ilgilenemedim ya, telafi mi etsek?"
Yalandan elimi ağzıma kapatarak esnedim. "Çok da uykum var gibi sanki."
Tabi ciddi olmadığımı farkettiği için sırıtarak beni kucaklaması uzun sürmedi. "Açarım ben senin uykunu merak etme."
Cevap olarak kıkırdamam ile kendimi yatağın üzerinde bulmam bir oldu. Günler önce ilk kez karı koca olmuş ama yaşanan tatsızlıklar sebebiyle onca zaman birlikte uyumak bile pek mümkün olmamıştı. Henüz birbirine yeni kavuşmuş bir çift için uzun bir süreydi sanırım çünkü şuan Samet bana bukadar güzel bakarken aslında onu nekadar özlediğimi farkettim. Demek ki insan yan yanayken bile özleyebiliyormuş.
"Özledim." Benden önce yine hissettiği şeyi söylemesiyle gözlerimi devirdim. "Sürekli rol çalıyorsun Samet ağa."
"Sen de söyle karıcığım. Tutan mı var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Sarmalı -TAMAMLANDI-
RandomHikayenin başlarında Gece Kuşu 'Robin' hiksyemin 33.bölümüyle çok fazla benzerlik göreceksiniz bu konuda bilgi vereyim. Evet hikayede kopya çektim ama kendi hikayemin içinde yazdığım bir olaydan kopya çektim. Robini okuyanlar benzerlik görünce şaşır...