28.bölüm

1.2K 88 113
                                    

Biraz duygusal bir bölüm oldu. Umarım seversiniz. Keyifli okumalar :)

🖤

Aşk sınanmadıkça aşk olmaz derler. Ama ya Samet ve Kübra? Onlar da sınanmamış mıydı? Künra zorla buraya getirilirken, tanımadığı bir adamla evlendirilirken, sevdiğini sandığı adamı arkasında bırakırken sınanmamış mıydı? Ya da Samet'in aşkına karşılık veremedikçe vicdan azabı hissederken?

Ya Samet? Onun çektiği acıları üst üste koysalar arşa değerdi belki parmak uçları. Görür görmez aşık olduğu, uğruna yandığı kadını bir töre ile ona mecbur ederlerken kimse fikrini sormamıştı. Tehdit edilmişti sadece. Ya Tayfun nikahına alacaktı Kübra'yı ya Samet. Kabul etmişti etmesine ama bu kadar seveceğini bilemezdi. İçine düşen yangının onu aylarca yakıp kül edeceğini bilemezdi. Başka bir adamla el ele gördüğü halde müdahale edememek alevlerin ortasında bırakmıştı genç adamı. Sevdiğinin yanında başkasını görmek, ona sevgiyle başkmasına şahit olmak, ona gülümemesini izlemek...Samet o günlerde bir tek eninde sonunda mecburen de olsa bana gelecek diyerek sabretmişti. Hiç istemiyordu onun üzülmesini, zorla evlenmelerini ama başka çare de bırakmamıştı kimse ona. Hep istemişti ki, izin versinler ve gönlünü kazanarak evlensinler. Tabi Kudret ağa yüzünden ona da engel olmuşlardı. Herşeyi göze alıp son zamanlarda kendisini gösterse de istediğini başaramadan apar topar getirilmişti Kübra Mardin'e. O andan sonra kaşbini kazanmak için tüm aşkını sevdiği kadının önüne sermişti. O süreçte yaşadığı umutsuzluklar, bazen hayal kırıklıkları, çoğu zaman da üzüntüler mahfetmişti onu. Hele ki artık umut etmekten vazgeçip boşanmaya karar verdiğinde. O kararı vermek kendi ölüm fermanını vermekle eş değerdi ama Kübra pna büyük bir umut bağışlamış ve sonunda da o kalbe girmeyi başarmıştı. Şimdi herşey yolunda derken, ikisine ait küçücük bir şey aralarına katılacak derken bu kötü haber reva mıydı? Bu sınav öncekilerden çok daha zordu. Çok daha ağırdı. Buna rağmen ikisi de birbirlerine umut olmayı ve savaşmayı seçtiler. Ve inanıyorlardı ki bu son sınavları olacaktı. Eğer başarırlarsa bir daha jayatlarına ufacık bir kötülüğün bile değmesine izin vermeyeceklerdi.

Günler hızla geçerken evdekiler için herşey hala normal olsa da Samet ve Kübra başbaşayken hiçbir şey normal değildi. Dışlarından birbirlerine bile belli etmeseler de üzgünlerdi. Hele Samet, Kübra uykuya daldığı qndan sabaha kadar sık sık kabuslarla uyanıyor her seferinde dakikalarca kalp atışını dinliyordu Kübra'nın. Nefes alış verişlerini sayıyordu usanmadan. Sonra biraz olsun rahatlayarak uykuya dalsa da yeniden kabuslarla uyanması uzun sürmüyordu.

Yine kabus görerek uyanmıştı. Hiç vakit kaybetmeden elini Kübra'nın kalbine götürüp kalp atışını dinledi uzun uzun. Sonra eğilip nefes alış verilerini saydı. Bir sıkıntı görünmüyordu ama ameliyathane kapısında kucağına verilen kanlı kundaklı bir bebek ve yanından geçip giden yüzü beyaz örtüyle örtülmüş cansız bedeniyle Kübra gözünün önünden gitmiyordu. Sürekli benzer rüyalar görüyordu ama bu kez daha gerçekçiydi sanki. Kucağında bebeğini tuttuğu an gerçekti sanki. Yanından geçip giden sedyede, üzerindeki örtüden kurtulup yana düşen Kübra'ya ait kolun kendisine değip geçmesi gerçek gibiydi. Dakikalarca izledi her zamanki gibi karısını. Sonra elini yavaşça korkarak karnına götürdü. Kendisi de eğilip fısıldayarak konuştu bebeğiyle.

"Belki hissediyorsun ilk başta umutsuzlukla senden vazgeçtiğimi. Ama anneni çok seviyorum bebeğim. Onu kaybetmekten öyle korkuyorum ki, düşünemedim. Affet beni. Anneni koru meleğim. Onun bizden gitmesine izin verme olur mu? Benim elimden bir şey gelmiyor ama sen ona güç veriyorsun. Son ana kadar ona savaşması için güç vermeye devam et. Bize geri dönmesini sağla."

Hafifçe okşadıktan sonra doğrulup karısının yüzğne baktı. Huzurlu bir uykuda olduğu yüz hatlarından belli olan karısının alnına dudaklarını bastırıp bu kez ona doğru fısıldadı. "Seni seviyorum."

Aşk Sarmalı -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin