10.bölüm

3K 182 195
                                    

Kübra'dan

Hastaneden çıktığımızdan beri çocuk gibi davranıyordu Samet. Doktor kolunu zorlamayacaksın dedikçe inatla zorluyordu. Önce araba kullanırken...Kullanmayı biliyorum, sen yan tarafa geç diyorum, yok illa ben kullanacağım diyor. Hastanede üstünü giyinecek, kendi yapmaya çalışıyor. Kavga ede ede eve geldik. Peki bitti mi? Bitmedi tabi ki...Adam ne yapmaması gerekiyorsa yapıyor. Tutturdu şimdi de banyo yapacağım diye. Hastane kokuyormuş. Yahu dikişler yeni, ayrıca o kol zorlanmayacak ne banyosu?

"Samet delirtme beni. Yat şu yatağa!"

"Kübra ilaç kokuyorum resmen bırak da kurtulayım şu kokudan."

"O dikişler tazeyken izin vermiyorum! Ayrıca kolunu zorlamaman gerektiğini bilmem kaçıncı defa hatırlatmak zorunda bırakma beni!"

Oflayarak yatağa yattı. "İnatçı olduğunu söylemiş miydim?"

"Vurulmadan yaklaşık beş dakika önce."

Dolaptan temiz kıyafet çıkartıp yanına geldim. Yatağın kenarına oturup Samet'in üzerindeki penyeyi yavaş hareket ederek çıkarttım. Sonra da temizini yine dikkatli hareketlerle giydirdim. "Pantolonu çıkartıp şu eşofmanı giy. Ben de yiyecek bir şeyler getireyim. İlaç saatin geliyor."

"Ben bu kolla nasıl pantolonu çıkartıp eşofmanı giyeceğim ki? Yardım etseydin..."

Fırsatçı uyuz. Ama yer miyim?

"Az önce banyo yapıyordun o kolla izin versem. Hem üstünü giyip çıkarmak kadar zorlamaz pantolon. Ama yavaş hareket et dikişlerine zarar verme."

Odadan çıktım. Mutfağa giderken Feride hanımla karşılaştık. Bana bakarken gülümsemesine ben de gülümseyerek karşışık verdim.

"Hoşgeldiniz kızım."

"Hoşbulduk Feride hanım."

"Samet yok mu?"

"Şey...Yorgun biraz da, dinleniyor."

"Geceniz güzel geçti galiba."

O an dank eden söylediğim 'duşta' yalanıyla yanaklarım yanmaya başladı. Bir de samet yorgun dinleniyor demiştim. Kesin şuan yorgun olma meselesini o olaya bağlamıştır. Yutkundum sertçe. "Evet iyiydi de sandığınız gibi değil. Yani biraz birlikte vakit geçirip birbirimizi tanımak istedik. O kadar."

Gülümsemesini bozmadan elini yanağıma koyup okşadı. "Seni aynı gençliğime benzetiyorum biliyor musun? Hazır cevaplılığın, yerine göre sivri dilin, bir de şu yanaklarını al al eden utangaçlığın. Korkma kızım. Başta yanlış anladım kabul ama senin yerinde olsam ben de hemen bazı şeyleri kabul etmezdim bu yüzden yanlış anlamadım."

Derin bir oh çektim. "Dün yanlış anladınız diye çok panik oldum ama bir kere söylemiş de bulundum."

"Kendini sıkma, bu evde rahat olabilirsin. Hamit biraz sert görünür ama aslında altın gibi kalbi vardır. Oğullarım desen kendi çocuklarım diye demiyorum hepsi pırlanta gibidir. Kader azcık bana benzer ama. Tek kız olunca biraz da şımartmış olabiliriz. 3 abi, bir baba ile baş etmek için bana benzemekten başka çaresi yoktu zaten."

İkimiz de kıkırdadık son söylediğiyle. "Zor olmalı onun için."

"Samet'in öyle sakin durduğuna bakma. Kıskançlığı fenadır. Kader çok iyi bilir o hallerini. Eh diğerleri de az değildir. Ben de az çekmedim babalarından."

Karşımda içtenlikle konuşan kadına kocaman gülümsedim. "Çok güzel bir ailesiniz. Keşke bazı şeyler daha doğru şekilde olsaydı."

"Keşke kızım. Ama bu durumu kabullenirsen kısa sürede burayı, bizi seveceğine inanıyorum."

Aşk Sarmalı -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin