24. Bölüm: "Geliyor!"

1.5K 130 26
                                    

"Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa beni ara." Dedi Yoongi isteksizce. "Tamam arayacağım. Hadi git artık!" Hastaneye gelmiştik ve bugünden itibaren doğuma kadar burada kalacaktım ve Yoongi de gitmemek için ısrar edip duruyordu. "Gitmek istemiyorum."

"Seokjin hyung ve Jimin gelecek dedim ya." Biliyordum beni ve bebeğimizi yalnız bırakmak istemediğini ama yalnız kalmayacaktım ki zaten. Çok abartıyordu. "Tamam gidiyorum." Yanağıma dudaklarını bastırarak odadan çıktı. Onu ikna edene kadar canım çıkmıştı. Ben de yanımda kalmasını isterdim ama işleri vardı ve benim yüzümden hiçbir şey yapamayacaktı. Bu yüzden de onu gitmesi gerekti.

Yoongi gittikten sonra hazırladığımız bebek çantasının içini açmıştım. Her şey içindeydi. Çıngırak bile vardı. Halbuki Yoongi'ye buna gerek olmadığını söylemiştim. Yine de koydurtmuştu. Sanki yeni doğan bebek oynayabilecekti de.

Turuncu renkli çıngırağı birkaç kez salladıktan sonra çantaya geri koymuştum. İnsanları rahatsız etmemem gerekiyordu.

Çantayı biraz daha karıştırıp dikkatimi çeken bir şey bulamayınca bırakmıştım. Tek başına olmak çok sıkıcıydı! Ne zaman gelecekti bunlar? Yakında kendi kendime konuşacaktım! Ben burada günlerce böyle kalacak mıydım şimdi?

"Geldik!" Jimin sesinin yüksek çıktığını fark edince dudağını ısırmış ve odaya girmişti. "Hoş geldiniz." İkisinin de elleri poşetlerle doluydu. "Yoongi'yi gitmesi için nasıl ikna ettin? Tüm gün boyunca yanında durmak için ısrar eder sanıyordum." Dedi Seokjin hyung. "Evet etti. Ben de dayanamadım tabii. En sonunda sihirli güçlerimi kullanarak onu buradan uzaklaştırdım."

"İyi yapmışsın." Jimin poşetleri karıştırarak "Sana çikolata aldım ama bulamıyorum. Nerede bu?" Dedi. Çikolataya olan zaafım her geçen gün daha kötü bir hal alıyordu. Çikolatanın adını duyduğum için yemezsem krize girebilirdim. "Hah buldum!" Çikolatayı havaya kaldırarak gülümsedi. "Al bakalım." Paketi hızlıca açarak çikolatayı ağzıma götürdüm. Imm lezizdi! Ağzım doluyken de "Teşekkür ederim." Demeyi unutmadım tabii ki de.

"Bir şey değil." Gözlerim Seokjin hyungu bulduğunda yine ağzının kulaklarına varacak hale geldiğini görmüştüm. Yine o çocukla bir şeyler yaşamış olmalıydılar. Bunun başka bir açıklaması olamazdı çünkü. "Hadi anlat dinliyoruz." Dedim ona. "Ben mi?" Diyerek kendini gösterdi. "Evet sen."

"Beni öptü." Derin bir nefes aldı. "Beni öptü ya! Öptü!" Ay yine bağırıyordu! Herkes bağırınca bir sorun olmuyor ama Seokjin hyung bağırınca deliriyordum. "Hastanedeyiz." Jimin'in uyarısı sayesinde nerede olduğunu hatırlamıştı. "O raddeye nasıl gelebildiniz?" Merakım hep ön plandaydı.

Bu çocuk daha önce de Seokjin hyungu öpmemiş miydi sanki? Ya da ben mi yanlış hatırlıyordum? "İlk kez öptü beni." Ellerini kalbinin üstüne koymuştu. Şu an hayal falan kuruyordu galiba. "Okuldan çıkıp parka gitmiştik. Otururken bir anda iltifatlar etmeye başladı. Karşımdayken yanıma gelip elimi tuttu. Sonra da yavaşça öptü. Ah çok güzeldi."

Parmaklarını dudaklarına koydu. "Etkisinden çıkamıyorum." Dudaklarım kıvrıldı. "Aileleriniz ne zaman tanışacak?" Diye sordum. "Yakın zamanda. Dün annemle konuşup durumu anlattım. O da mutlu oldu. 2 haftaya kadar geleceklermiş. Tanışacaklar. Sonrası da tanışılınca belli olacak."

Ellerimi karnımın üstünde birleştirdim. "Üçümüz evli olarak gezeceğiz yani." Dedi Jimin gülerek. "Evet öyle olacak." Seokjin hyung bağırmamak için kendisini sıkması şu an için komik gelmişti. "Eee bizim bebek ne zaman doğacak ya?" Diyerek karnıma baktı. Bunu ben de bilmiyordum. Hemen gelsin istiyordum. "İçimde bir kıpırdanma oldu." Bize tepki gösteriyordu.

Barren |Sope✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin