Sabahın altısında annem tarafından uyandırılmıştım. Bugün birkaç parça kıyafet almak için alışveriş yapmamız gerektiğini söylemişti. Sabahın köründe kim dükkanını açacaktı ki de biz gidip kıyafet alacaktık? Mahalle de tanıdık olduğu için sorun olmayacaktı sanırım.
Dün Seokjin hyung ile bavulumu toplamıştık. Biraz üzülmüş, gözlerim dolmuştu ama o hemen moralimi düzeltmişti. Beni güldürmüştü. Sık sık ziyarete geleceğini söylemişti. Umarım gelirdi.
"Hoseok şu beyaz gömlek ve pantolonu dene." Uzattıklarını alarak kabine girmiştim. Önce pantolonu sonra da uzun kuşaklı gömleği giymiştim. Yakışıp yakışmamasını önemseyecek kadar hal bulamıyordum kendimde. O yüzden annem ne seçerse onu giyecektim.
"Çok güzel olmuşsun. Beyaz sana çok yakışmış." Dedi gülümseyerek. Üzerimdekileri iyice inceledikten sonra "Sen de beğendin mi?" Diye sordu. Başımı salladım sadece. Konuşmak istemiyordum. Annem başka kıyafetler de bakarken ben boş boş gözlerimi gezdirmiştim etrafta.
Annem kıyafet severdi. Sürekli alışverişe çıkar kendine bir şeyler alıp dururdu. Beni de götürdüğü zaman illaki bir şeyler denettirirdi ve şimdi de çok şey denetmek istiyordu. Bunu gözlerinden anlayabiliyordum. Her beğendiği şeyi kucağıma koyup beni kabine gönderip durmuştu. Neyse ki aralarından çoğu şeyi elemişti.
Kendine, babama ve bana bir şeyler daha seçip kasaya geçmişti. Kasada ki adamı tanımıyordum ama babamla yakın arkadaşmış gibi sohbet ediyorlardı. Belki de öylediydiler.
"Tamam çıkabiliriz." Annem beğendiği şeyleri almış önden ilerliyordu. Mutluydu. Eğer alfa bana evlilik teklifi etmeseydi şu an daha berbat bir durumda olabilirdik. Ya da olabilirdim.
Kahvaltı sofrasını çabucak hazırlamış, yemiş, sonra Seokjin hyung gelmiş, beni odama götürmüştü. Kendisi de sade şeyler giymişti. Zoraki bir gülümseme ile baktım ona. "Seni çok özleyeceğim." Dedim. "Hoseok ileri de bir şey olursa bana haber ver. Anında orada olacağım."
"Tamam hyung." Ağlayacak gibiydim. Sade bir tören ile evlenecektim. Zaten gösterişi sevmezdim ama evliliğimin hiç böyle olacağını tahmin etmemiştim. Umarım alfanın istediği gibi bir eş olabilirdim. "Keşke bu kadar saçma şeyler yaşamasaydın." Benim duymayacağımı sanarak konuşmuştu sessizce.
"Ben hazırlanayım sen de dışarı da bekle olur mu?" Kapıya ilerleyip beni odamda yalnız bıraktı. Pardon eski odamda. Artık burası benim değildi.
Sabahın köründe annemin denettirdiği beyaz kıyafetleri yatağımın üzerine koydum düzgünce. Birçok şey denemiştim ve annem nikah töreninde bunları giymemi söylemişti. Ben de sadece onaylamıştım onu. Şimdi de giyiyordum. Annemin de dediği gibi bana çok yakışmıştı. Kırık bir gülümseme ile aynadan izledim kendimi.
Taehyung gelmişti aklıma. Umarım bensiz daha güzel bir hayat kurardı kendine. Annesinin baskısı altında kalmadan yaşardı. "Hoseok hazır mısın?" Kapım tıklatıldığımda daldığım yerden kaldırdım gözlerimi. "Evet hyung. İçeri gidebilirsin."
"Saçların dağılmış. Onları tara da çıkalım." Tarağım bavulun içinde kalmıştı. Neyse ki bavul buradaydı. Bavulun ön kısmındaki küçük fermuarı açarak mor renkli tarağımı aldım. Saçlarıma götürürken "Çıkmak için erken değil mi?" Dedim. Kolundaki saatine baktı. "Bilmiyorum ama Yoongi gelmiş. Salonda şu an." Saat mi hızlı ilerliyordu? Yoksa alfa mı acele ediyordu? Hiçbir şey anlayamıyordum.
"Olmuş mu?" Diyerek ona döndüm. "Olmuş." Tarağı aynı yere koyduktan sonra odadan çıkıp salona geçtik. Fazlasıyla gergindim. Tek yapabildiğim şey susup etrafımda olup biteni izlemekti. "Sen ve Yoongi önden gidin. Biz arkanızdan geleceğiz." Dedi babam. Seokjin hyungtan uzaklaşarak alfanın yanına gittim küçük adımlarla. Bana kolunu uzattı ve elini oraya koymam için bekledi.
![](https://img.wattpad.com/cover/276917508-288-k179632.jpg)