(+18)
Elleri, duvara yaslanan kadının iki yanında durdu. Çenesi başının birkaç santim üzerinde duruyordu. Şekerli şampuanın kokusunu uzun zaman sonra ilk defa bu kadar yakından ve sindirerek içine çekiyordu.
İkisi de kalbinin deli gibi attığını his...
Dip'e hoşgeldiniz! Yeni ve farklı bir kurguyla karşısınızdayım. Her şey var içinde. Çok sevecek ve soluksuz okuyacaksınız.
Başladığınız tarihi buraya yazar mısınız?
Eski okuyucularıma yeniden merhaba, yenilerine aramıza hoşgeldiniz diyorum. Beni Instagram, Twitter ve Wattpad hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın. İyi okumalar ❤
Instagram : leyhizal
Instagram Sayfası : leyhizalhikayeleri
Twitter : leyhizal
🍷 1. Bölüm 🍷
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yağmurlu bir sonbahar sabahı... Komodinin üzerindeki süslü mekanik çalar saat henüz yediyi bile göstermiyordu. Güneş ışıkları bulutların hapsine teslim olmuş, yeryüzüne ulaşmaya dair tüm umutlarını yitirmişlerdi. Hava gece gibi karanlıktı. Büyük malikanenin odalarında tek tük ışıklar yanıyor, bazı pencerelerde perdelerin arasından sarı ışıklar sızıyordu.
Yatağın diğer tarafında komodinin üzerinde yanan lambadan çıkan sarı ışık odayı loş ve romantik bir havaya büründürüyordu. Odanın içindeki sessizliği bozan tek şey mekanik saatin tik tak sesi ve yataktaki güzel kadının yumuşak nefesleriydi. Arada bir yağmur şiddetini arttırdıkça pencereye vuran damlalar da bu sessizliğe katılıyordu. Birkaç dakika sonra sessizliği bozan üçüncü engel banyodan gelen su sesi oldu. Borulardan geçen suyun sesinin duvardan geçip odanın içine dolmasıyla neredeyse uyanmak üzere olan kadın yüzeyine çıktığı uykusundan uyandı.
Su sesi kesildiğinde yeniden odayı dolduran tek ses saatin mekanik sesi olmuştu. Genç kadın gözlerindeki bandı nazikçe çıkardı ve yanındaki komodinin üzerine koydu. Yan yattığı yatakta sırtüstü döndü. Gözlerini birkaç defa kırpıştırdıktan sonra kollarını yukarı kaldırıp belini yay şeklinde gererek esnedi. Yağmur damlalarının cama çarpma sesini duyuyordu. Tekrar kendini yatağa bıraktıktan sonra komodinin üzerindeki saate baktı.
Daha çok erkendi ve bu bulunmaz bir fırsattı. Kimse yokken, sessizlik içinde kahvesini içebilir, pencereden manzarayı izleyebilirdi. Sonbaharı severdi. En az kış kadar... Her zaman yılın her gününün karanlık, bulutlu ve rüzgarlı olduğu bir yerde yaşamak istemişti. Bir de yağmurlu bir gece vakti olsa tadından yenmezdi. İşte şimdi istediği her şey bir aradayken bu erken saatin tadını çıkarabilirdi.
Yataktan kalktı ve yumuşak terliklerini giydi. Üzerinde uzun kollu gömlek ve uzun pijamadan oluşan mavi satenden bir gecelik takımı vardı. Kahve saçları ayağa kalkmasıyla omuzlarına düştüğünde dudaklarını yaladı ve boğazındaki kuruluğun gitmesi için boğazını temizledi.
Odanın içindeki banyonun kapısına ilerleyip kapının önüne geldiğinde tam kapının kulbuna dokunmuştu ki kapı içerden açıldı. Ne olduğunu anlamadan attığı adımla yüzü ıslak, sıcak ve sert bir tene çarptığında dudaklarında birkaç su damlası kaldı. Çarpmanın ve uyku serserimi olmanın verdiği gafletle geriye yalpalıyordu ki beline sarılan kolla dengesini sağladı.
