İyi okumalar ☄
🍷 25. Bölüm 🍷
Alarm çalmadan uyandı. Hareket etmek istedi ancak belindeki kol buna izin vermedi. Gözlerini kırpıştırdı. Teoman'ın göğsüne yaslanmıştı. Yüzü neredeyse boynuna gömülüydü ve elleri göğsündeydi. Adamın kollarıysa on sıkıca dolanmıştı ve üzerlerindeki yumuşak battaniye sıcacık bir ortam oluşturmuştu.Büyüsüne kapılmaması gerektiğini biliyordu. Ama öyle olmasını istedi. Biraz daha, dedi. Sadece biraz daha...
Duygularına yenilirse tek seferlik olmayacağını biliyordu. Böyle bir adamdan uzak durmayı hâlâ öğrenememiş miydi? Onu affedemezdi.
Gözleri yukarı tırmandı ve adamın yüzünde dolaştı. Bir zamanlar bu manzarayı saatlerce izlerdi. Sonra o uyanırdı ve kendisini izlediğini görünce burnunu boynuna bastırarak onu gıdıklar, kahkahaları arasında bu sefer uykunun değil onun kollarına bırakırdı kendini.
Belindeki elini onu uyandırmadan çekti. Saat henüz gece denecek kadar erkendi ama onun işleri olduğu için gitmek zorundaydı.
Yavaşça yataktan kalkıp banyoda işlerini halletti. Kısa bir duş alıp giyinme odasına geçti. Taksi çağırdı. O sırada saçının nemini havluyla aldıktan sonra koyu mavi dar paça pantolonun üzerine uzun kollu bir crop giydi. Normalde beyazı tercih ederdi bu pantolonun üzerine ama gideceği yerde fazla dikkat çekmemek için siyahı giymişti.
Saçlarını kurutup düzleştirdi. Zaten düz olan saçları için çok uğraşması gerekmemişti. Makyajını yapıp bileklerine gelen topuklu botları giydi. Büyük siyah bir kol çantasına ihtiyacı olanları doldurduğuktan sonra takılarını taktı.
Siyah deri, dizlerinin üzerine gelen trençkotu da giydiğinde oldukça sıradan bir kombinle; Teoman'ı hâlâ uyurken bıraktı ve evden çıktı.
Gecenin bir saati giden bir kadın beklemeyen korumalar önüne geçtiğinde Mehir derin bir nefes aldı. Hapishane miydi, ev miydi, belli değildi. Üstelik ev ahalisinden başka kimse için geçerli olmayan kurallar ona işliyordu. Tuğçe Hanım duysa Teoman'a kızardı ama korumaların kimseye söylememek üzere emir aldıklarından emindi.
"Teoman Bey'in gittiğinizden haberi var mı Mehir Hanım?"
Aşağılayıcı bir bakışla adamı süzdü. Korumaların başı olduğunu biliyordu. "Sana hesap mı vereceğim? Sadece arabayı sür yeter."
"Üzgünüm ama Teoman Bey'in kesin emri var."
"Ona emri var, buna emri var... Teoman Bey'in neye kesin emri yok ki acaba!"
Homurdanıp sinirle soluklandı, ardından adamın üzerine yürüdü. Bunu yaparken ondan çekinmeyen adam tepki göstermedi ama o çantasını tutuyormuş gibi gösterip, içinden silahını çıkarıp, adamın karnına dayadığında her şey için çok geçti. Aralarında az mesafe olduğu için diğer korumalar silahı görmüyordu ama adam karnına dayanan silahın baskısını hissediyordu. Yüzünü anında ifadesizleşirken kadının gözlerine baktı.
"Eğer bana yolu açmazsan bu silahı sıkarım. Senin gibi birini yaralamak benim ya da Teoman'ın umrunda olmaz. Diğer korumalar da korkularından bana engel olacak değiller. İkinci kurşunu başına sıkarım ki kimseye bir şey olmaz. Sen öldüğünle kalırsın."
Adam tam ağzını açmıştı ki onu susturdu. "Hayır, sen ölmek için emir falan almadın. Artistlik yapma." Adam tekrar tepkisizliğe büründüğünde kadın silahı çantasına koydu. "Senin görevin ne yaptığımı ona söylemek. Şimdi koşmaya başlarsan ben ana yola çıkana kadar yetişirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dip (+18)
Ficção Adolescente(+18) Elleri, duvara yaslanan kadının iki yanında durdu. Çenesi başının birkaç santim üzerinde duruyordu. Şekerli şampuanın kokusunu uzun zaman sonra ilk defa bu kadar yakından ve sindirerek içine çekiyordu. İkisi de kalbinin deli gibi attığını his...