Selam!Siz şimdi unutmuşsunuzdur beni tekrar tanışalım.
Ben Sema. Kısacası Sem. Uzunca Sema Nur.
Bir insanın hemen hemen her hafta ders programı değişir mi?
Benim değişiyor. o yüzden bir düzen oluşturamıyorum ve dersler ve kitap birbirine giriyor.
Bir de diğer bölüm pek içinize sinmediyse kaldırabilirim. Akışta pek bir değişiklik yapmaz.
Bu arada istediğiniz gibi eleştiri yapabilirsiniz.
▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️
"Şimdi sen sırf adı Abdülhamid olan bir müvekkili savunan avukata karşı diğer müvekkili savunup mahkeme esnasında 'Sen Abdülhamid'i savundun!' demek için avukat olmaya karar verdiğini mi söylüyorsun?" diye sordu Mert anlamaya çalışırken.
Saçmalamayın tabii ki de böyle bir düşüncem yok.
Alptuğ yaslandığı yerden başını salladı. "Evet. Çok iyi değil mi?"
Mert bu sefer saçımla oynayan Miraç'a baktı. "Sen?" diye sordu. Miraç saçımla oynamayı kesmeden "Ben üniversite mezunu işsiz olmayı düşünüyorum." dedi. "Sonuçta okusam da okumasam da işsizim bari diplomalı işsiz olayım."
"Nerede benim hayatımın anlamı?" diye sordum çevreme göz gezdirirken. Miraç önüme atlayıp "Buradayım!" dedi. "Akıllı telefonumu kastetmiştim." diye mırıldandım. "Ben de isterdim akıllı telefon olmayı ama olmadım işte!" dedi dramatik bir şekilde.
"Akıllı telefon olsaydın en azından aklın olurdu." dediğimde "Benim aklım var ama sende." diye artık günlük rutinimiz olan yavşamaya zamanına giriş yapmıştık. "Arkaya odaya geçelim." dedim kaşımı yukarı aşağı oynatırken.
"Hığ!" diye bir ses çıkarmasının ardından gelen ağlama sesi ile hepimiz odada bornozla duran Musa abiye döndük. Alptuğ parmağı ile onu dürtüp "Gözüne toz mu kaçtı senin?" diye sordu.
Musa abi ağladığını belirten bir sesle "Hayır ağlamıyorum tabii ki de toz kaçtı." dedi. Sonra ne dediğini fark edip "Niye ağlıyor musun sen, diye sormuyorsun lan?" dedi sinirle.
Alptuğ, "Hadi ama Müge seni terk ettiği için üzgün olmadığını biliyoruz." dediğinde Musa abi ayaklarını uzatarak oturmaya başladı. "Tabii ki de üzgün değilim. Onun yüzünden ona verdiğim değeri kaybettim. Müge Anlı bile bulamaz bu değeri. Niye ağlıyım?"
Bornozun ipini sıkılaştırdı. "Bir Musa atasözü derki yanlışları deneyimle ki doğruyu bul."
Hepimiz onun verdiği vaadi dinlerken odanın camı birden açıldı ve içeriye siyah kıyafetler içinde biri düştü. Başka biri ise pencere pervazında durmuş korkuyla çığlık atan bize bakıyordu. Pencerenin altında siyah kıyafetler içinde yatan erkekti. Pencerede ise yine siyahlar içinde bir kız vardı. Yüzlerinde ise Mucize Uğur Böceğindeki gibi maskeler vardı. Hadi ama biz Adrien gibi kör değildik.
"Yanlış geldiniz galiba?" dedi Musa abi rahatından ödün vermeden "Merkez Bankası değil burası."
Erkek çakıldığı yerden kafasını kaldırıp bize bakarken pencerede olan kız hırsız içeriye doğru atladı. "Doluymuş ev. Tüh be biz evde değilsiniz diye düşünmüştük."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grupmatik |Yarı texting|
Ficção AdolescenteTuvalet Fırçası: Cideen yıldım çıkıcam Mamut Hocanın karşısına 'Bir hayat bile bitiyor sizin verdiğiniz ödev bitmiyor' diyeceğim. Hoca hoca, diyeceğim bir öğretmen değiliz ama bizde az sırt kırmadık, Ayağınızı denk alın diyip elimi masaya vuracağım...