📎Ders 12: İftar 📎

1.5K 143 178
                                    

Evet yine Sem'in hangi kafayla yazdığını bilmediğimiz bir bölüme daha hoşgeldiniz.

"Acaba orucumu sizi yiyerek açabilir miyim hanfendi?" bana doğru eğilmiş Miraç'ı omuzlarından ittim. "Ramazandayız çarpılacaksın şimdi."

"Miraç'ın yavşaklığı yok." dedi Mert. "Yavşaklığın Miraç'ı var." Miraç yanında uzanan Mert'e kötü kötü baktı. Bu ikisi bugün birbirlerine çok sataşıyordu.

"Demek villa da yaşıyorsun." birbirlerine yandan yana bakan Mert ve Miraç'ı es geçip Alptuğ'a yöneldim. Gerçi hepimizin durumu iyiydi ama şu an lüks bir villanın içinde plastik terlikler ile dolaşıyorduk. Zenginler ayakkabı ile eve girer felsefesine ne olmuştu?

Bir çoğunuz Alptuğ' la evlenmek istediği ya da kardeşi, arkadaş olmak istediği için Sem Alptuğ'u biraz zengin yapamda zengin yere gitsin okuyucularım dedi. Zengin bir Alptuğ'um var diye ortalıkta dolaşabilirsiniz. Böyle de iyi bir insanımdır.

Alptuğ'un ailesi tarafından iftara çağırılmıştık. Ne ara kaynaştıklarına anlam veremediğimiz ailelerimizi aşağıda bırakıp Alptuğ'un odasına çıkıp iftarı bekliyorduk.

"Hayır." dedi ve yanındaki Safinaz'a yaklaştı. "Bu hanfendinin kalbinde kiracıyım. Ama izin verirse ev sahibi olmak isterim."

Safinaz duvarda asılı olan kendi resmine bakarken "Artık kiracı değilsin. Almanyadan çocuklarım gelecek çık oradan." Safinaz'ın içinde kötü bir ev sahibi vardı anlaşılan.

Ben de Safinaz gibi duvardaki resime baktım. Alptuğ'un kafası bi kurbağanın kafasına yerleştirilmişti. Ona doğru eğilip dudağını büzmüş bir Toprak vardı. Dikkatli bakınca gökyüzünde parlayan güneşin içinde ise Safinaz'ın kafası gözüküyordu. Çok sanatsal bir çalışmaydı. Alptuğlisa.

Toprak yattığı yerden kafasını kaldırdı. "İftara son eleven dakika var." Türkçe cümle içindeki sayıyı İngilizce okuduğu için hepimiz ona dönüp tuhaf tuhaf baktık.

"Ne!" dedi bize doğru. "Sizde İngilizce cümle içinde sayıyı Türkçe okuyorsunuz."

"Demek ki bu sayılar din, dil, ırk fark etmezsizin herkesin ortak sorunu." dedi düşünceli bir şekilde Mert.

Alptuğ'un benim için özel aldığını söylediği kavunlu pufun üstüne çıktım. "Evet arkadaşlar ramazana özel sorularınızı alıyım." dedim onlara doğru.

"Kendine gel Eftelya sen Hatipoğlu değilsin." diyen Miraç'a sert sert baktım.

"Benim soyadım Hatipoğlu aptal!" şu an aç olduğum için iki kat daha öfke doluydum. Miraç'ın donunun içine buz atasım vardı.

Miraç aydınlanmış gibi yayıldığı yerden kalktı. "Kavunuma kendi soyadımla seslene seslene gerçek soyadını unutmuşum."

Aniden odanın kapısı açılınca hepimiz bir şey yapmamış olmamıza rağmen basılmışız gibi bağırdık. Alptuğ'un abisi Musa bize şokla baktı. "Ultra bir cazibem olduğunu biliyorum da bu kadar bağırmanıza gerek yok. Lan acaba üstümü çıkarsam nasıl tepki verirsiniz?" dedikten sonra ellerini pantolonunun düğmesine atınca Safinaz ve ben gözlerimizi kapatıp çığlık atarken Toprak, "Soyun!" diye bağırdı.

"Tamam açın gözleri soyunmadım." dediğinde ilk önce gözlerimi kısıp baktım cidden çıkarmamıştı. Gözlerimi tam açıp derin bir nefes aldım.

"Niye kapı çalmadan odama giriyorsun lan sadece koltuğun köşesine çarptığımda aklıma gelen serçe parmağım kılıklı." diye abisine pis pis baktı.

Grupmatik |Yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin