❄️CAN KIRIKLIĞI❄️

482 12 1
                                    

~Buğra'nın anlatımıyla~

Kafam fazlasıyla karışırken bir de Turna'nın başına gelenler onu iyice yıpratmaya yetmişti.
Daha annemlerin olanlardan haberi bile yoktu. Olmayacak da.
Sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Bunu kim ona yapmış olabilirdi? Birinin bana kızıp onu kullandığı fikri canımı daha da acıtmıştı. Onu korumam gerekiyordu.
Yapamadım.

Derin bir nefes aldım ve elimi cebime atıp telefonumu çıkardım. Semih'in numarasını çevirdim.
Karşımdaki ses uykuluydu.
"Efendim?"
Gerildim.
"Babamı bulmam lazım."
Olan biten her şeyi Semih'e anlattım babamın nerede olabileceğini araştıracaktı.
Ben de işin içinde olduğunu düşündüğüm diğer kişinin yanına doğru yol aldım.

Hastaneden çıktığımda soğuk hava vücudumu bıçak gibi kesti. Vakit kaybetmeden hızla arabaya bindim ve kapıyı sertçe kapadım. Ve aceleci bir şekilde Damla'nın evine sürdüm.

Damla'nın kapısının önünde durdum. Bir süre kapıya baktıktan sonra derin bir nefes aldım.
Burada olmamalıyım.
Kapının açılmasıyla Damla'nın aptal sırıtışıyla karşılaştım.
"Hoşgeldin."
Benim ifadesiz yüzüme nazaran gayet mutluydu.
"Gelsene."
Beni yönlendirmesiyle içeriye girdim ve arkamdan kapıyı sakince kapadı.
Sakin ol. Buraya ilk defa gelmiyorsun.
Hızlı adımlarla içeriye doğru yürüdüm.
"Konuşmamız lazım."
Benim gergin halimi anlamış olacak ki yüzündeki sırıtma hemen yerini ciddi bir ifadeye bıraktı.
"Dinliyorum."
Nefes verdim.
"Turna'ya ne yaptığını biliyorum."
Zarf atmayı denedim. Tepkisini merak ederken bana şaşkın ve korkmuş gözlerle baktı
"B-ben b-bişey yapmadım."
Sesi olması gerekenden fazla gergin çıkmıştı.
"Bana yalan söyleme!" Bağırdım. Benim bağırmamla bocaladı ve birkaç adım geriledi.

Galiba yalan söylemiyordu.

Yavaşça yanıma yaklaştı ve elimi tuttu. Beklenti içindeymiş gibi önümde durup gözlerimin içine baktı. Dudaklarına yerleştirdiği hafif bir tebessümle konuşmaya başladı.
"Sanırım birinin rahatlamaya ihtiyacı var."
Bunları söylerken gözlerini gözlerimden ayırmadı. Fısıltısı kulağımı gıdıklarken ne olduğunu anlamadan aynı hızla daha da yaklaştı ve dudaklarımızı birbirine değdirdi.
Ona daha da yaklaştım ve aramızda mesafe bırakmadım. O da bana uyum sağlayarak kollarını boynuma doladı ve kucağıma çıktı. Tüm bunları yaparken öpüşmeye devam ediyorduk. Damla kucağımda yatak odasına doğru ilerledik.
Sonuçta bunu ilk defa yapmıyorduk.

~Turna'nın anlatımıyla~
(1 hafta sonra)

Daha hastaneden çıkalı bir gün olmasına rağmen Buğra bana kaçırılma olayı hakkında hiçbir şey sormamıştı. Şeytanın yine bir planı vardı. Onun ateşi o kadar güçlü ki o ateş yakında hepimizi yakacak güçteydi.

Koltuğa yan bir şekilde uzanmış bir yandan açık televizyonun sesi kulağımı doldururken bir yandan da ağrılarının bir an ince dönmesi için dua etmeye başladım. Yaralarımın çoğunun iyileşmesine rağmen hala geçmek bilmeyen çürükler vardı.
Her hareketimle çürükler daha da canımı yakmaya başladı. Gözlerimi kapadım ve kendimi uykunun zifiri karanlığına bıraktım.

                                     ❄️❄️❄️

Gözlerimi araladığımda ağzım kurumuştu. Uzandığım koltuktan yavaşça doğrulurken yaralar kendini hatırlatırcasına acımaya başladı. Çürüklerin açısıyla yüzümü buruşturdum. Ben acılarımla olduğum koltukta doğrulurken kapı aralandı ve Buğra yanında endişeli duran Güneş'le içeriye girdi.

Güneş her zamanki güler yüzü ile yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı. Sarılması içimi ısıtırken yüzüme usulca bir gülümseme yayıldı. Uzun zamandır biriyle konuşmaya ihtiyacım vardı.

ASİL ŞEYTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin