Sadece sana ihtiyacım var...
Yaptığımız plan aklıma yatmıştı. Hemen Semihle Murat'ı aramaya karar verdik.
Murat'ın beni aradığı numarayı çevirdim. Çok geçmeden telefon açıldı. Karşıdan tok vir adam sesi geldi. Bu Murattı.
"Demek kararını verdin yavru kuş. Şöyle bakalım."
Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
"Teklifini kabul ediyorum. Buğra'yı bırak ben de onu teklifini kabul etmesi için ikna edeyim."Gülmeye başladı.
"Doğru karar yavru kuş."
Lafını kesip araya girdim.
"Bana yavru kuş demeyi kes." Telefondaki adam aniden gürledi,
"Sakın bana emir verme. Yoksa sonunuzu tahmin bile edemezsiniz."Gerçekten Buğra'ya bir şey yapar mıydı? Oğluna? Kendi öz oğluna? Hiç bir baba bu kadar kalpsiz olamaz.
Ama söz konusu Murattı. Bu adamdan herşeyi beklerdim.Bu adam beni çok korkutmaya başlamıştı.
"Bana bak yavru kuş, eğer yalnış bir şey yapacak olursan aklına bile gelmeyecek her şey başına gelir."
Yutkundum.
"Mesela?"
Karşıdaki adam nefes verdi.
"Anneni yakından tanıyorum desem? Ne dersin?"Gerilmeye başladım. Nefes alış verişim hızlandı. Kalbim deli gibi atmaya başladı. Bu adam benim annemi nereden tanıyordu?
Titreyen sesimle konuşmaya başladım,
"Sen benim anemi nereden tanıyorsun ha?!"
Kızgınlığım ve korkum karıştı, ellerim titremeye başladı,
"Yakında anlayacaksın yavru kuş."Telefonu kapattı.
Ağzım kurudu. Bembeyaz bir suratla Semih'e baktım. Ve yorgunca konuşmaya başladım,
"Şimdi ben ne yapacağım?"Akşam eve gittiğimde evde Buğra'yı bulmayı umuyordum. Biraz heyecanlı bir şekilde anahtarı deliğe soktum ve yavaşça çevirdim.
Kapı açıldığında salonda babamdan başka kimse yoktu.
Gülümseyerek babama selam verdim
"Selam babaa!"
Hiçbir şey belli etmeyerek gülümsedim ve babamın yanağına öpücük kondurdum.Elinde tabaklarla Aysel teyze masaya doğru geldi,
"Hoşgeldin Turnacım. Ben de sofrayı hazırlıyorum. Ellerini yıka Buğra'yı da çağır, hadi sofraya."Buğra gelmişti. Buğra gelmişti.
Murat sözünü tutup Buğra'yı bıraktı. Şimdi sıra bendeydi.Bu düşünceleri kafamdan atarak merdivenleri yavaş yavaş çıkmaya başladım.
Buğra'nın kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım. Çok geçmeden arkadan yorgun bir ses geldi,
"Gelme."
"Benim Buğra, Turna."
Ayak sesleri geldi ve kapı açıldı.Öylece bana baktı. Yüzü bembeyazdı. Kalbindeki hüzün yüzüne vururcasına öylece dümdüz duruyordu.
Dudaklarını yaladı ve aynı ruhsuz ifadeyle konuştu,"Yoruldum Turna."
Ben daha ne olduğunu anlamadan beni bileğinden tutup içeriye çekti.
Nefesi nefesime karışmıştı.
Gözlerime baktı. Ve beklemediğim bir anda beni öpmeye başladı.Özlemiş gibi. Gerçekten özlemiş gibi..
Ellerimizi birbirine geçirdi. Dudaklarımdan ayrıldığında ikimizde nefes nefeseydik.
Alnını alnıma dayadı."Ölü bir çocuğu güldürmeye çalışıyorsun Turna, yapma."
Yutkundum. "Anlamıyorum. Be-"
Daha cümlemi bitirmeden araya girdi."Bana güvenme güzelim"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİL ŞEYTAN
Novela Juvenil~ASİL ŞEYTAN~ Beni belimden tutup kendine çekti. Dudaklarıma yapıştı. Sanki kaybetmekten korkuyor gibiydi. "Seni istiyorum güzelim. Sadece seni..." Az önceki kalpsiz adamdan eser yoktu. Bedenlerimiz adete birbirlerine tutuklu gibiydi. Yutkundum ve...