"Yan benimle Dilhun..."
Karşımdaki adam kaskatı bir ifadeyle yüzüme bakıyordu.
Beni diri diri yakacak bir cehennem gibi.Derin bir nefes aldım ve titrek nefesime konuşmaya başladım.
"Ne istiyorsun benden?"
Ruhsuzca güldü.
"Buğra sana değer veriyor. Senin sözlerin onun için değerli. Bana yardım edeceksin."
"Söyle, ne istiyorsun."
Sinir bozan gülümsemesiyle devam etti,
"Buğra'nın ne işler karıştırdığını biliyorsun."
Başımı salladım.
"Buğra'yı benimle iş birliği yapması için ikna edeceksin."
Başımı iki yana salladım. Ayağa kalktım ve,
"Hayır. Sana yardım falan etmem. Ne olursa olsun!" Sesim yüksek çıkmıştı.Adam yumruğunu hızlıca masaya indirdi.
İrkildim. Bu sefer bağıran oydu.
"Bitmedi. Otur."
"Oturmayacağım. Daha fazla burada kalamam."
Arkamı döndüm. Hızlı ve büyük adımlarla kapıya doğru yürüdüm. Arkamdan gelen ses durmama sebep oldu.
"Aileni bu Dünyadan silerim. Babanı, anneni, seni. Hatta Aysel'i bile."
Yutkundum. Gözlerim doldu.
Ben nasıl bir bataklığa düştüm böyle?Arkamı döndüm. Derin derin nefes aldım.
"Peki. Buğra'yı ikna edeceğim."Gülümsedi. Zafer kazanmıştı. Üzerindeki ceketi düzeltti. Bana baktı ve konuşmaya devam etti.
"1 hafta süren var. Ya ikna edersin yada..."
Sözünü kestim.
"Biliyorum."
Ne olacağını biliyorum. Adi herif.Hem ailemi hem de Buğra'yı bu heriften nasıl koruyabilirim?
İnsanlar değişmez. Sadece daha iyi yalan söylemeyi öğrenirler.
️ ❄️❄️❄️
Eve geldiğimde kafam kazan gibiydi.
Yapacaklarını düşündükçe çıldıracak gibi oluyordum.
Yapmazsam ailemin yok olacağı gerçeğini de,
Telefonu elime aldım ve hızlıca Semih'i numarasını çevirdim. Çok geçmeden açıldı ve ses geldi,
"Turna, bir şey mi oldu?"
"Evet. Hemen buluşmamız lazım Semih. Yardımına ihtiyacım var. Buğra ile ilgili."
"Tamam. Sizin oradaki kafede buluşalım."Hazırlanmaya başladım. Dolabın kapağını açtım ve kıyafetlere şöyle bir bakış attım. Siyah boğazlı kazak ve Jean ile kombinledikten sonra üzerime montumu geçirip dışarıya çıktım. Dışarıda çok soğuk bir hava vardı. Hızlıca yürürken rüzgarda yapışan saçlarımı kulağımın arkasına kıstırdım.
Kafenin önünde durdum. Derin bir nefes aldım ve içeriye girdim. Cam kenarında oturan Semih dertli dertli pencereyi izliyordu. Yanına yaklaştım,
"Selam." Bana bitkin gözlerle baktı,
"Selam. Otursana."
Kadife kumaştan olan sandalyeyi çektim ve tam karşısına oturdum. Ve konuşmaya başladım,
"Buğra'nın babası geldi."
Başını salladı.
"Biliyorum. Sen ne diyeceksin?"
Gerildim. İstemsizce ellerim titremeye başladı. Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.
"Murat benden Buğra'yı onunla iş birliği yapması için ikna etmemi istedi."
Semih gerildi. Yumruğunu sıktı. Ellerini kahverengi saçlarından geçirdi. Ben de konuşmaya devam ettim.
"Eğer ikna edemezsem ailemi sileceğini söyledi. Ben ne yapacağım? Buğra'ya da söyleyemem."
Düşündü.
"Sen de benden yardım istemeye karar verdin."
Onaylar gibi başımı salladım.Ciddileşti ve daha dik oturdu.
"Aklımda bir şeyler var ama anlatacaklarımı kusursuz uygulaman lazım."
"Tamam. Ne gerekiyorsa yapalım."Semih derin bir nefes aldı ve heyecanla anlatmaya başladı,
"Şimdi sen Buğra'nın babasını arayıp teklifini kabul ettiğini söyleyeceksin."
Sözünü kestim.
"O da Buğra'yı bırakacak."
Başını salladı ve anlatmaya devam etti,
"Aynen. İlk önceliğimiz Buğra'yı onların elinden kurtarmak olacak. Daha sonra olan biten her şeyi Buğra'ya anlatacağız."
Sözünü kestim.
"Yapamam. Eğer Buğra'ya söylersem, Murat ailemi öldürmekle tehdit etti."
Kalbim hızla çarpmaya başladı.
"Yapamam."
Titreyen ellerimi tuttu.
"Başka çaren yok. Başka çaremiz yok."Eve gidene kadar o cümle kafamda yankılandı,
"Başka çaren yok."❄️❄️❄️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİL ŞEYTAN
Genç Kurgu~ASİL ŞEYTAN~ Beni belimden tutup kendine çekti. Dudaklarıma yapıştı. Sanki kaybetmekten korkuyor gibiydi. "Seni istiyorum güzelim. Sadece seni..." Az önceki kalpsiz adamdan eser yoktu. Bedenlerimiz adete birbirlerine tutuklu gibiydi. Yutkundum ve...