-14 ♡︎

505 388 141
                                    

HİÇ IŞIK YOK 📌

Yıldızları yakmayı unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yıldızları yakmayı unutmayın. 🌟
Instagram; zerdakrtss ☁️


Önümdeki deftere aldığım notlara göz gezdirirken, günler önce DİKKAT! yazdığım sayfayı çevirdiğimde duraksadım. Karanlığı kullanmayı öğrenenler yaşar. Karanlığa hükmetmeye çalışanlar ise ölür. Tam olarak bunu yazmıştım. Yaklaşık 1 aydır binanın içindeydim ve son zamanlar da çok ilginç olaylar olduğunu göz ardı edemem.

Başından beri ışığı aramak hataydı. Kendi içimizdeki ışıkları yakamadığımız sürece karanlık yaşamı öğreten bir fırsattı aslında. Hükmedilmeyi değil öğrenilmeyi bekliyordu. Nasıl gecenin bitiminde güneşin tüm dünyayı aydınlatmasına izin veriyorsa, asıl ışıkları da bize karanlıktan başkası getiremezdi.

Karanlıkta hareket etmeyi öğrenemediğimiz sürece hep kaybeden taraf olan biz olurduk. Oğuz 2 gün önce binadan çıkmayı başarmıştı ve gerçekten onun yokluğunu belli ettirmemek epey güçtü. Haftalar öncesi yaptığımız plan, ikimizden birinin buradan çıkıp Karan ve Batu'nun hayatta olup olmadığını öğrebilmekti. Çünkü burada ne kadar zaman öldürürsek öldürelim bir türlü bir şey öğrenememiştik.

Oğuz'u çoğu kişi tanımadığı için onun yokluğunu saklamak daha kolaydı. Çok fazla dikkatli olması için sürekli tembih etmiştim ve oraya daha hızlı ulaşabilmesi için en güvenli yollardan bahsetmiştim. Umarım başarılı olmuştur diye içimden defalarca geçirdim.

Artık öğreneceğim her iki ihtimale de kendimi hazırlamıştım. Ne kadar eksik kalırsak kalalım yanlışa dur demekten vazgeçmeyeceğim.

Oğuz'la araştırma yaptığımız zaman dilimi içinde, bodrum katta özel bir şeyler döndüğünü görmüştük ve içeriye girmek kesinlikle yasaktı. Her gece geç saatlerde yani herkesin uyuduğu zamanlarda bodrum kata sürekli bir şeyler taşıyorlardı. Büyük koli kutularıydı bunlar ve içerisinde neler olduğunu görmek imkansızdı.

Büyük salona adımlarken yine olduğu gibi çok fazla kalabalıktı. Çoğu insan bu duruma alışmıştı ve yapılabilecek tek şeyi yapıyorlardı. Bekliyorlardı. Tabii bunun yanında sabırsızca sorun çıkaranlar da vardı. Özellikle sinir krizi geçirenler epey olay çıkarıyordu.

Boş bir yer bulup otururken, huzursuz görünen Eleanor'u gördüm. 60 yaşlarının başında, epey nazik bir kadındı. Birkaç kez sohbet etme imkanımız olmuştu kendisiyle, Fransız olduğunu ve yaklaşık 10 yıl kadar Türkiye'de yaşadığını söylemişti. Az önce bahsettiğim sorun çıkaran isimler arasında torunu Luc da vardı ve sanırım bu yüzden biraz canı sıkkındı.

HİÇ IŞIK YOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin