657 56 30
                                    

Yoongi yemeğini bitirmiş benim kendisini istediğim yere götürmeme izin vermişti. Kafamda başka bir kafeye götürmek varken bir anda fikir değiştirip evde konuşmaya karar vermemle son istikametimiz ev olmuştu. Eve girip fazlalıklarında kurtulduğumuzda Yoongi bana doğru döndü. "Seni dinliyorum Jungkook. Baştan söylüyorum, seni çok seviyorum. Düşündüğünden çok seviyorum ama yaptığın hatayı da görmezden gelemem. Lütfen saçma bahaneler sıralamadan bana gerçekleri söyle ve ikna et." pekâlâ Yoongi'den böyle bir atak beklemiyordum. Beni hâlâ seviyor olması heyecanımı arttırırken kurumuş olan boğazımı yutkunarak ıslatmaya çalıştım ama hiçbir işe yaramazken üstüne bir de canımı yakmıştı.

Kanepede Yoongi'ye dönüp dizlerimizin değmesini sağlarken uzandım ve beyaz tenli sevgilimin elini tuttum. "Yoongi seni seviyorum. Evet çok basit bir şekilde dudaklarımın arasından böyle çıksa da bu iki kelime, kalbimdeki yerini bir bilsen, bu kadar büyük bir anlam taşımasına şaşarsın. Ben seninle oynamadım. Ben minik kedim Yoongi'ye beslediğim sevginin mislini besliyorum şu an sana." araya girmek ister gibi dudaklarını araladığında durup konuşmasını bekledim. "Beni sevdiğini biliyorum. Ama sana güvenemiyorum çünkü Jungkook, canımı yaktın. Bile bile yaptın bunu. Hiç mi aklına gelmedi kahrolacağım?"

"Yoongi gerçekten gelmedi! Yemin ederim canının bu kadar yanacağını bilsem yapar mıydım? Bırak yapmayı aklıma bile getirmezdi böyle bir plan. Ben gerçekten çok üzgünüm. Senin canının yandığını bildiğim için benim de canım acıyor. Başlarda gerçekten hatırlamadım ama senin her seferinde aydınlanıp umutla yüzüme bak o kadar sevimli geldi ki hatırladığım sabah nedense gerçekleri söyleyemedim. Biliyorum çok alçakçaydı. Ben bununla asla gurur duymuyorum sevgilim." hâlâ yüzüme ifadesizce bakmaya devam ediyordu. Onu ikna etmemi bekliyordu ama benim mantıklı bir açıklamam bile yok! Zamanı geri alabilseydim keşke...

"Benden seni ikna etmem için geçerli bir açıklama bekliyorsun değil mi?" tedirgince başını salladı. Tanrım, gözlerimin dolmasını engelleyemiyorum. "Yok Yoongi. Alçak, şerefsiz bir piçin tekiyim. Beni deli gibi seven ve benim de sevgisine tüm kalbimle karşılık verdiğim birini en adi bir şekilde kıracak kadar ahmağım."

"J-jungkook, lütfen..." ona mantıklı en ufak bir şey söylemem için resmen bana yalvarıyordu. Çıldıracağım. "Yoongi, yok. Sevi seviyorum ve seni kandırmamın mantıklı bir açıklaması yok. Sadece sevimliliğine kurban gittin. Mimiklerin içindi... Bir dakika, b-bu mantıklı mı? Mantıklı! Yoongi sevimli yüzün için yaptım. Tek mantıklı sebebim bu. B-beni affedebilir misin?"

Saçmalamamın üzerine gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi. Ardından ayaklanıp banyoya doğru ilerledi. "Duştan çıktığımda gitmemiş olursan yüzümü bir daha göremezsin." işte o an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Yoongi'yi kaybettim. Onu, biriciğimi kaybettim ve bu benim aptallığım yüzünden oldu! Göz yaşlarım benden bağımsız akıyordu ve ben kendimi tutmak için hiçbir çaba harcamıyordum. Deli gibi hıçkırıyor ve sarsılıyordum. Tanrım! Lütfen, lütfen yalvarıyorum! Bunlar gerçek olmasın, lütfen küçük bir kabus olsun! Lütfen, yalvarıyorum...





***



"Bir gelişme var mı Yoongi?"

İç çekip hastane yatağında bilinci kapalı bir şekilde uzanmaya devam eden sevgilimin elini tuttum. "Yok Tae, ama biliyorum ben. Uyanacak."

Namjoon oturduğum sandalyenin yanına gelip omzumu sıktı. "Benim de içimde hâlâ bir umut var elbette ama Yoongi 7 ay oldu. Artık kendi hayatına da bakmalısın. Bu yedi ay boyunca bir gün bile buraya gelmemezlik yapmadın. Jungkook'u sevdiğini biliyoruz, buna bir şey deme hakkımız yok ama senin için endişeleniyoruz dostum. Okuldaki hiçbir arkadaşınla iletişime geçmiyorsun, bizimle buluşmuyorsun. Dışarıda bir restoranda bile yemek yemedin onca ay. Evine 1 saatlik gidip duş almanı saymazsak burada yaşamaya başladın. Anca ben, Tae, Jin ya da ailesinden biri senin yerine kalacağımızı söylediğimizde zar zor çıkartıyoruz şuradan."

My Private Cat - {YoonKook}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin