2 Hafta Sonra
Gözlerimi açmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü gözüme giren beyaz ışıktan dolayı canım yanıyordu ve otomatikman bu da gözlerimi açmama engeldi. Başımdaki keskin ağrıdan dolayı da rahatsızken kuru boğazımdan dolayı dayanamayıp inledim. Kelimenin tek anlamıyla bok gibi hissediyordum. Ben daha gözlerimi aralayamayıp nerede olduğumu bile kavrayamadan koluma dolanan parmaklarla ve duyduğum sesin sahibiyle istemsiz olarak rahatladım. Kolumdaki parmakların sahibi de büyük ihtimal sesin sahibiydi ve sesin sahibi de sevgilimdi.
"Jungkook, iyi misin? B-bekle doktoru çağırayım hemen sevgilim. Bekle bei geliyorum hemen." başparmağı ile yanağımı okşayıp koşar adım odadan çıktı. Ben de anca araladığım gözlerimle kendime gelmeye çalışıyordum. En son evdeydik ve Yoongi'yle yatak odasına geçecektik ama benim başıma aniden giren ağrıyla dengemi kaybedip kanepeye düşmemle gözlerim kararmıştı. Bayılınca da beni hastaneye getirmişlerdi anlaşılan. İç çekip elimle alnımı ovdum. Evdeki gibi bir ağrı değildi ancak hiç durmadan bir sızı şeklinde ağrımaya devam ettiği için dayanması zordu.
Odaya önde doktor arkada da minik sevgilim girince bakışlarımı onlara çevirdim. Doktor beni muayene ederken bir yandan da soru soruyordu. "Bayılmadan önce ne hissettiniz? Geçmişten anılarınızı mı gördünüz?"
"E-evet. Ben sanırım... Hatırlıyorum. Her şeyi düşündükçe hatırlıyorum."
"Bu güzel bir haber. Ama anılarınızı çok sık düşünürseniz tansiyonunuz da düşebilir. Bu yüzden kendinizi fazla yormayın. Ayrıca beden egzersizleri de sizi rahatlatacaktır. Sizi kontrole geldiğinizde diyetisyene yönlendirmeyi düşünüyordum. Uzun süre kımıldamadan yattığınızdan dolayı kas erimeleri gerçekleşti. Ayrıca serumla beslendiğinizden de dolayı vücut yağ oranınızla beraber kilo kaybettiniz."
"Başka bir sorun yok değil mi? Kötü bir durum da yok?" doktor gülümseyip başını sağladı. Bunlar dışında her şey yokunda. Tansiyonu düştüğü için baygınlık geçirmiş. Şimdi sizi diyetisyene yönlendiriyorum. Doktora hastanın adını söylemeniz yeterli."
"Çok teşekkürler, sağ olun." doktor "geçmiş olsun." diyerek odadan çıkınca Yoongi yanımdaki sandalyeye yanaşıp oturdu. "Sevgilim... Gerçekten hatırlıyor musun her şeyi?" gülümseyip başımı salladım. "Dikkatimi verip düşününce anılar gözümün önünden geçiyor sanki. Seni çok endişelendirmiş olmalıyım, üzgünüm."
"Hayır hayır önemli değil. Yeterki iyi ol, yanımda ol." elimi elinin üzerine koyup sıktı. "Hep yanında olacağım."
***
"Jungkook, Yoongi bi' bakar mısınız?" salondan bize seslenen Taehyung'la başımı sevgilimin göğsünden kaldırdım. Yatağımıza uzanmış beraber dizi izliyorduk. "Ne oldu?!" üşengeç sevgilim salona gitmeden halketmeye kalkışsa da Tae bizi ayağına çağırmakta ısrarcı gibiydi. "Bir şey konuşmak istiyorum. Gelin lütfen." Jungkook istemediğini belli eden bir şekilde bana bakış attığında güldüm. "Saçmalama gel hadi. Önemli bir şey söyleyecek belli ki."
"Ne söyleyebilir ki?"
"Bilmiyorum ama öğrenmek için yanına gidebiliriz diyorum."
"Offf!" zar zor yataktan kaldırıp elimden tutarak salona kadar çekiştirdim. Ne ara geldiğini bilmediğimiz Jimin'i de salonda görünce Jungkook'un yüzü iyice düştü. Bir türlü sevemediler birbirlerini bu ikili de... Koyun gibi yan yana oturduğumuzda Tae'ye döndük. "Öhm, hoşgeldiniz. Aslında geçen hafta söylecektim ama Jungkook'un annesi ve babası ziyarete geldiği için ertelemek zorunda kaldım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Private Cat - {YoonKook}
FanfictionJungkook elini cama koydu, kediye dokunabilme arzusuyla. Tarçın gözlü kedi bir camdaki ele bir de liseli gence baktıktan sonra ağır hareketlerle patisini kaldırıp, Jungkook'un elinin hizasına koydu. Jungkook o an içinden geçirdi: Bu kedi benim olmal...