"...gi, Yoongi güzelim." yerimden sıçrayarak nefes nefese uyandım. Panikle etrafıma bakarken Jungkook'un beni sakinleştirmeye çalıştırdığını fark ettim. Hızlıca kollarımı boynuna dolarken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Jungkook kulağıma rahatlatıcı sözler söylerken saçımı okşuyor ve ensemi öpüyordu. "Geçti güzelim. Geçti sevgilim. Buradayım, yanındayım. Kötü bir rüyaydı sadece." hıçkırıklarım iç çekişlere dönerken yavaşça geri çekildim. "K-kötü bir r-rüyaydı. Hem de ç-çok kötüydü..."
"Ne gördün ki? Gerçek değil o gördüğün. Hadi gel yüzünü yıkayalım." burnumu çekerken ayağa kalkmama yardım etti. "B-ben hiçbir zaman insan olmuyordum." banyoya vardığımızda ışığı açtı. "Nasıl yani?" tekrar burnumu çekmeme izin vermeden sildi. "Yani ben aslında hep kediymişim. Ama sen h-hasta olduğun için beni insana dönüşüyor sanıyordun."
"Ne?" geri ağlamaya başlayıp yüzümü göğsüne göndüm ve bana sarılmasını sağladım. "Benim kedi halimle oynarken beni yanlışlıkla ö-öldürdün ama hâlâ halüsinasyon görmeye devam ediyordun. Yani öldüğümü kabul etmedin."
"Tamam yeter bu kadar güzelim. Zorlama kendini. Gel yıkayalım yüzünü." durdurdum onu. Anlatıp rahatlamak istiyordum. "Seni hastaneye yatırdılar. Hastalığın ilerlemişti. En sonunda bana kavuşucağını düşünerek kendini öldürdün."
"Siktir. Bu nasıl bi bilinçaltı. Sana acilen bilimkurgu, şiddet ve korku izletmeyi kesmeliyim. Dün gece izlediğimiz diziden etkilendin değil mi?" burnumu çekip dudaklarımı büzdüm. "Evet..." gülüp yanaklarımı sıktı. "Oy benim sevgilim dizilerden filmlerden çok çabuk mu etkilenirmiş, sevgilisine zarar geldi diye çok mu korkarmış? Aman da aman~" ellerini itip lavaboda yüzümü yıkadım. Havluyla kurularken de söylenmeden durmuyordum tabii ki. "Çocuk muyum ben ya, kabustu işte geçti gitti. Hem sen de yeni uyandın, yüzünü yıkamalısın."
"Tamam tamam. Sen mutfağa geç istersen, geliyorum ben de şimdi."
"Neden, yıka da beraber gidelim işte."
"Sen git geleceğim ben de hemen zaten güzelim."
"Neden ya, yıka yüzünü göreceğim."
"Tanrım... İşeyeceğim! Yüzümü yıkadıktan sonra, sevişmeden sevişmeye gördüğün, çükümü çıkartacağım. Hâlâ durmak istiyorsan benlik bir sorun yok." yüzüm anında yanmaya başlarken kaşlarımı çattım ve burnumdan soluyarak çıktım banyodan. "Terbiyesiz adam! Ahlaksız herif!" söve söve mutfağa geçtim. Birkaç saniye sonra da o girdi içeri. "Çok ağır konuşuyorsun sevgilim, sakinleş biraz ya."
"Hah! Bir de alay ediyor benimle." kararsızlıkla ağzımı birkaç kez açıp kapadım ve bir anda çıktı dudaklarımın aradından o küfür. "Piç!" bir süre boş gözlerle birbirimize baktıktan sonra Jungkook kendini yerlere atarak gülmeye başladı. Bense gözlerimi devirip kahvaltı etmek için pirinç haşlamaya koyulmuştum bile. Yaklaşık bi' 15 dakika sonra -ben çoktan salona geçmiştim ama kendisi mutfakta anırmaya devam etti- yanıma geldi. "Bir daha desene." oflayıp kitabını okumaya devam ettim. "Hadi ama~ sevgilimin bal dudaklarından küfür etmek istiyor olamaz mıyım?"
"Sen çıldırmışsın." pilava bakmak için ayağa kalktığımda bileğimden tutup kucağına oturttu beni. "Sanırım yeni bir fetişimi bulduk güzelim. Bana kesinlikle seks sırasında küfür etmelisin." kalkmak için çırpınmaya başladım. "Sen cidden çıldırmışsın Jungkook." dudağımı emip geri çekildi ve kalkmam için serbest bıraktı. "Beni delirten senin güzelliğin." of ama böyle iltifat ederse ben gıcık hareketlerine sinirli kalamazdım ki... Ben de hızlı bir şekilde dudaklarına öpücük kondurup pilava bakmaya gitti. "Olmuş bu sevgilim. Gelebilirsin." ıslık çalarak mutfağa girip tezgahla arasına sıkıştırdı beni. "Tanrım evde yalnız olmamız çok hoşuma gidiyor. Her an basılacağız diye beni itekleyecek bir bahanen kalmadı artık. Oha aklıma ne geldi?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Private Cat - {YoonKook}
FanfictionJungkook elini cama koydu, kediye dokunabilme arzusuyla. Tarçın gözlü kedi bir camdaki ele bir de liseli gence baktıktan sonra ağır hareketlerle patisini kaldırıp, Jungkook'un elinin hizasına koydu. Jungkook o an içinden geçirdi: Bu kedi benim olmal...