1.4K 118 60
                                    

"Yoongi ama çıkamazsın öyle."

"Hayır! HAYIR! BIRAK PEŞİMİ. GİYMEM BEN ONU. BACAKLARIMI SARIYOR!"

Evde deli gibi koşturan kedisinin pişinden giden Jungkook artık yorulmuştu. Onu dışarı çıkartmak istiyordu ama bırak pantolon giydirmeyi eşofman bile giymiyordu. Jungkook oflayarak yerinde durdu. Fakat Yoongi durmak bilmezdeken merdivenlere doğru koştuğunu bile fark etmiyordu. Jungkook kedisini son anda ensesinden yakalayıp kendisine çekerken dengesini kaybedip sırt üstü düştü. Doğal olarak Yoongi de üstüne düşmüştü.

"İyi misin?"

"Miyav..." kedisi üzgünce miyavlayınca genç adam dayanamadı daha fazla. "Peki giydirmeyeceğim sana pantolon." Yoongi sahibine güveniyordu. O yüzden üstünden kalkıp odaya geçti. Üzerinde sadece bakstır vardı. Jungkook, kedisinin bacaklarını saklamak istediği için uzun şeyler giydirmek istiyordu ama kendisi bundan çok rahatsız olduğu için daha fazla ısrar temek istemedi.

"Bunu giymeye ne dersin?" Yoongi kısa kumaşa bakıp gülümsedi. Sahibine güvenmekle ne kadar doğru bir karar aldığını düşünüyordu. Jungkook, Yoongi'ye şortu giydirip belini sıktırdı. Çünkü Yoongi'ye oldukça bol gelmişti. İpi de kurdela şeklinde bağlayıp kedisinin başını üstünü öptü.

"Bir kafeye gideceğiz ve seni Taehyung'la tanıştıracağım. Rahatsız olursan, kendini kötü hissedersen ve asıl en önemlisi, kuyruğun veya kulakların çıkacak olursa hemen bana söyle. Kimsenin görmemesi lazım onları." Yoongi usluca başını sallayıp sahibinin de hazırlanmasını bekledi.

Jungkook bacaklarından dar paça, yırtık kot pantolonunu geçirdikten sonra üstüne de koyu yeşil bir hoodie giyip Yoongi'ye döndü. "Olmuş mu sence?" Yoongi yine sadece başını sallayarak ayaklandı. "Öpebilir miyim şimdi seni? Bak istediğini giydim." Jungkook kollarını açarak başını sallayıp kedisini bekledi. Yoongi de hemen sahibinin kollarının arasına girerken kendi kollarını da onun boynuna doladı.

İkilinin dudaklarını istekle buluştuktan sonra bir süre ayrılmadılar birbirlerinden. Jungkook artık gitmeleri gerektiğini düşünüp geri çekilirken başını okşadı kedisinin. "Geç kalmak istemeyiz değil mi? Hadi gel, sana uygun ayakkabı bulacağız şimdi de." Yoongi ayakkabı da giymeyi sevmiyordu. Patileri sıkışıyor ve hava alamıyordu. Ama sahibi için katlanacaktı.

Jungkook'a küçük gelmeye başlayan ayakkabılardan birini Yoongi giymiş, şimdi de kafede Taehyung'u bekliyorlardı. "Sahip, beni ne zaman öpeceksin?" diye mırıldanan kedisinin alttan elini tuttu. "Sessiz ol Yoongi. Dışarıda bana adımla seslen ve bu tarz şeyler söyleme." uslu kedi dudaklarını büzüp başını salladı. O sırada da kafeden içeri giren Taehyung'la beraber Jungkook ayaklanıp arkadaşına sarıldı.

Fakat kıskanç kedi içinden sinirle mırlayınca Jungkook hemen geri çekilip kedinin çenesinin altını okşadı. O sırada da Taehyung'a oturmasını söyleyip, kendisi de oturdu. "Hoş geldin Tae." kıvırcık saçlı genç beyaz tenli bedeni süzerken arkadaşına doğru konuştu. "Yalnız olacağımızı sanıyordum. Önemli bir şey anlatmak istediğini söylemiştin." Yoongi aynı mırlamayı tekrar yapınca sahibi uyararak gözlerine baktı. Sonra arkadaşına geri döndü.

"İçecek bir şeyler söyleyelim ilk önce. Sonra konuşuruz."

Tae garsonu çağırıp istediklerini söylerken Jungkook, Yoongi'ye her şeyden tattırmak istediği için menüdekileri kedisine anlatıyordu. Yoongi'nin dikkatini sütlü içecekler çekse de farklı bir karar alıp amerikano istedi. Yiyecek olarakta renkli kurabiyeleri seçmişti.

"Bize iki tane amerikano ve her çeşit makaron lütfen." renkli kurabiyelerin adını aklına kazıyan Yoongi sahibine gülümsedi. Onun istediklerini almıştı çünkü. Taehyung daha fazla dayanamayıp bakışmalarını sözleriyle kesti. "Bizi tanıştırsana Kook."

"Yoongi, bu sınıf arkadaşım Taehyung. Ama kendisi aynı zamanda en yakın arkadaşım. Zaten tanımışsındır. Eve geliyordu arada, oyun falan oynuyorduk." Taehyung kaşlarını çattı. "Ben size her gittiğimde evde kedinden başka biri olmuyordu Kook. Nerenden tanısın beni?"

Kahve saçlı genç iç çekti. "Tae, bu da Yoongi. Kendisi gri tüylü kedim." Taehyung göz devirip garsonun önüne koyduğu içecekten yudumladı. "Berbat bir şakaydı. Hadi gerçekten tanıştır bizi. Nereden tanışıyorsunuz, akraba falan mısınız?" Yoongi masadaki konuşmayı umursamazken gözlerini renkli yiyeceklere takıldı. Her renkten vardı ve çok göz alıcıydılar. Onlardan yemek için sahibinden izin istemeliydi.

Jungkook'a dönüp koluna dokundu. "Sahip, yiyebilir miyim?" Jungkook başını sallayıp Tae'ye geri döndü. En başından anlatmaya başlamıştı ve kendisine sahip diye seslenmesini o an önemsemedi. Fakat şaşırıp, önemseyen biri vardı.

"Jungkook sana az önce sahip dedi! Cidden ne dönüyor burada?"

Jungkook tam Taehyung'a cevap verecekken Yoongi endişeyle sahibinin kolunu tuttu. Ağzında makaron vardı ama şu an bu önemli değildi.

"S-sahip kulaklarım ve kuyruğum çıkıyor."

***

-yeni bir hikaye daha yayımladım. Texting, eğlenceli olduğunu düşünüyorum. Bir bakın isterseniz. Online Lesson adı.

 Online Lesson adı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
My Private Cat - {YoonKook}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin