1K 99 55
                                    

Sabah Yoongi uyanmadan odadan kaçtım. Tae'ye de görünmeden yurt odama döndüm. Yeterince Teahyung'ta kalmıştım ve o da artık kuzeniyle kalacağından bu kadar uzun süre onun evinde kalamazdım. Hızlıca odamdaki küçük banyoda duş alıp hazırlandım ve okula geçtim. Binaya girer girmezde birkaç kişi yolumu kesti.

"Günaydın Jungkook seonbae, müsait misin acaba?" bunu kısa ve tombul olan biri söylemişti. Onun ardından uzun bir çocuk girdi araya. "Sorularımız vardı da, sınavda çıkacak sorular." onun sözünü de uzun, oldukça zayıf ve güzel bir kız devam ettirdi. "Acaba onları bizim için çözüp bize anlatır mısın? Lütfen seonabe!" dusaklarını büzüp ellerini de çenesinin altında birleştirdiğinde çok sevimli gözükmüştü.

"Bir şartla."

Hepsi merakla yüzüme baktıklarında, çaprazımda kalan güzel kızın saçını elimle kulağının arkasına koydum. Bu hareketimle naif gülümsemesini gözler önüne sererken isteğimi söyledim. "Bu güzelliğin benimle randevuya çıkmasını istiyorum. Tabii bir sevgilisi yoksa." diğer ikisi beklentiyle arkadaşlarına baktığında kız utangaçça saçlarını kulaklarının arasına sıkıştırıp başını salladı. Benim de gülümsemem artarken yürümeye başladım. Onlar da bana yetişmeye çalışıyordu.

"Öğle arasında gelin halledeyim. Kaç soru var?"

"138." diye cevapladı kısa olan kız. "Tamam 40 dakikada biter onlar. Acelesi yoksa yarın da soruları anlatırım. Okay mi?"

"Teşekkürler seonbae. Cidden çok teşekkürler." minnet duyan çocuğa gülümsedim. "Yanıma gelirken kahvemi alın bana. White chocolate mocha, biliyorsunuzdur zaten. Hadi kaçtım ben." çıkma teklifi ettiğim kızın yanağından makas alıp adımlarımı hızlandırdım. Onlarda yüzümeyi bırakıp arkamdan bakmaya başlamışlardı.

Okulda popüler değildim. Zekamla öne çıkmıştım. Benden daha çok bilinen yakışıklı kişiler vardı ama benim de kendime has bir havam vardı tabii ki. Zeki ve yakışıklıyım, daha ne olsun amk? Cazibemle ilgimi çeken kıları ve erkekleri kendime rahatça düşürebildiğim için egom bazen tavanlarda olsa da iyi bir kişiliğim de var bence. Mesela Yoongi'yi çoktan yatağa atmam gerekiyordu ama ben ne yaptım? En yakın arkadaşımın akrabası diye onu yatağa atmadım. Helal olsun bana.

Hızlıca sabahın köründe olan dersime girdim ve not almaya başladım. Sikik hoca hızlı hızlı yazıp siliyordu. Bu yüzden cevapları tam olarak yazamıyordum. Bizden ne saklıyorsun amına koyayım ya? Kalsın 30 saniye tahtada onlar, batıyor mu? Yine cevabın yarısını yazmışken tahtayı sil eye başladığında telefonumu çıkartıp video çekmeye başladım. Eminim ki kimse tahtadakilerin tamamını yazamıyordu. Belki para karşılığı notları satardım?

Derste video veya fotoğraf çekmekte yasaktı. Fakat bu benim umrumda mı? Hayır. Yine de gözüne sokarak video da çekemezdim. Telefonu kalemliğin arkasına sakladım. Görmesi neredeyse imkansızdı çünkü sadece kamerası dışarıydı. Şerefsiz piç, koca tahtaya yazdıklarını 10 saniye sonra sildiğinde sırıttım. Dersinden kalmamızı ve ona yalvarmamızı istiyordu. Kıçımın hocası.

Sonunda ders bittiğinde video kaydını durdurup eşyalarımı topladım. O sırada tüm sınıf adımı bağırdığında yemin ediyorum altıma sıçıyordum. Kocaman açtığım gözlerle arkamı döndüm. "Ne? Ne var?" etrafımda kocaman bir halka oluşturup dibime girdiler. "Video çektiğini gördük. Bize de ver."

"Evet! Üç yıldır şu siktiğim dersinde bir kere bile tam not alamadım."

"Sırf bu ders yüzünden ikinci sınıfı tekrar okuyorum. Şerefsiz hoca yüzünden tekrar kalamam."

"Evet ben de."

"Benim de durumum öyle. İki yıldır bu ders yüzünden kaldım. Ailem bir yıl daha kalmamı kaldıramaz."

Herkesin bu kadar zor durumda olduğunu bilmiyordum. "Akşam videoyu gruba atarım. Yalnız hocanın kulağına derste video çektiğim giderse çok fena bozuşuruz."

Kimse çıt çıkarmazken başlarını salladılar. Ben de daha fazla oyalanmadan sınıftan çıkıp kantine doğru yürümeye başladım. İçeri girdiğimde nedense onca insanın içinde gözüme Yoongi'nin asık suratı çarpmıştı. Neden mutsuz olduğunu merak etmiştim ama beni ilgilendirmezdi. Yanında Tae'nin de oturduğunu görünce onların masasına gidip oturdum. "Günaydın arkadaşlar. Ne bu suratların hali, sirke satıyorlar resmen." ben onlara gülerken onlar beni takmamıştı bile. Özellikle Yoongi dudaklarını daha da büzüp elleriyle oynamaya başlamıştı. Bir şeyler dönüyordu ama anlayamadım. Kaşlarım çalırken Tae'ye yaklaştım.

"Bir sorun mu var lan?" kararsızca yüzüme bakıp omuz silkti. "Var gibi yani var aslında. Ama benim anlatmam doğru olmaz. Yoongi'yle senin arada olan bir şey." Yoongi'ye döndüğümde, yandan asmalı bez çantasını omzuna atıp ayaklandı. "Şey benim dersim var. Görüşürüz sonra." yüzüme bile bakamazken Taehyung'un yanağından öpüp gidiyordu ki durdurdum onu. "Yoonie, neden sadece kuzenini öpüyorsun?" gözlerime çıkartabilmişti sonunda gözlerini. "Çünkü Kim Taehyung benim kuzenim. Fakat sen sadece Jeon Jungkook'su.  Hangi sıfatla seni öpmemi istiyorsun?" vay anasını, böyle bir çıkışı beklemiyordum. Utanır, sonra da uslu uslu beni de öper ve gider sanmıştım.

Kolundan çekip kucağıma oturmasını sağladım. İşte şimdi sevimli şaşkın suratını görebilmiştim. "İlla bir sıfat istiyorsan karım olabilirsin. Şimdi öp bakalım kocanı." yanağımı dönmüşken o yüzümü kendisine çevirip dudaklarımdan öpmüştü. Şaşırma sırası bendeyken kalçasını aletime sürtüp kalktı. Üstümdeki şokla kulağıma fısıldadıklarını algılamaya çalışıyordum.

"Beni hafife alıyorsun kocacım."

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
My Private Cat - {YoonKook}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin