1K 96 9
                                    

"Millet, mal gibi cüzdanımı evde unutmuşum. Hadi kaçtım ben!"

Taehyung'un girmesiyle çıkması bir olurken nasıl rahatladım anlatamam. Yoongi'nin ağzını bile kapatıp nefesimi tutmuştum. Ciğerlerimdeki havayı rahatlıkla verirken Yoongi'nin ağzındaki elimi de indirdim. Bana kızgın gözlerle baktığında şaşırdım. "Ne oldu?" sorumu cevaplamak yerine yüzü bana dönük bir şekilde kucağıma oturdu. Ellerim benden bağımsız, beline yerleşmişti bile. "Tamam sana kızmayacağım, hatırladığın zaman tribimi çekersin." anlamadım. Bir şeyi mi unutmuştum? "Hadi sevişelim. Hatırlamanı istiyorum artık." ne boklar döndüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu ama Yoongi'yle sevişmeyecektim. Benden sebebini anlamadığım bir şeyden dolayı faydalanmak istiyordu resmen.

Bedenini kucağımdan indirip sudan çıkarak belime havlu sardım. Şaşkınca benim hareketlerime bakıyordu. "Buraya gelsene, sevişeceğiz." bu kadar rahat bunu söylemesi beni şaşırtıyordu. "Hayır istemiyorum." o da sudan çıkıp belimdeki havluyu çekip yere bıraktı. "Orası öyle demiyor ama. Neden naz yapıyorsun? İlkimiz olmayacak ki?" pekâlâ çok mantıksız konuşmaya başlamıştı. "Seni bilmem ama benim ilkim olacak. Azgın bir ergen olabilirim hâlâ ama bu kadar ısrar ettiğine göre kesin bir boklar dönüyor." kıyafetlerimi alıp banyodan çıktım. Yoongi de bakstrını giymiş, peşimden yatak odasına geldi.

"Şey... o zaman ben kendim duş alayım. Sonra beraber salonda bir şeyler içerken sohbet edelim olur mu?" beklemeden cevapladım. "Çok iyi olur. Az önce saçma saçma şeyler söyledin. Sana birkaç sorum var." dudaklarını büzüp başını sallayarak odadan çıktı. Ben de hızlıca kurulanıp üstümü geri giyindim. Salona geçtiğimde Yoongi de banyodan bornozuyla çıkmıştı. "Jungkookie, neredesin?" kör müsün amına koyayım ya, gördün işte beni.

"Buradayım." ıslak saçlarıyla yanıma geldi ve dibime bağdaş kurarak oturdu. Bornoz büyük geldiği için parmakları anca görünüyordu ve tüm bedenini kapatabilecek kadar geniş olan bornozdan yine de beyaz baldırları gözüküyordu. Ayrıca benimkini giymem çok uzun sürmedi. Bir dakika ya... bilerek yaptı! Ondan etkileneyim diye! Durumun farkına varsam bile gözlerimi oradan çekemiyordum. "Y-ya! Gidip üstünü giyinsene." dememle, bir yerlerinin açılacak olmasını umursamayıp kucağıma oyurdu ve kollarını boynuma doladı. Boynumdaki kollarını çekecekken sarıldı.

"S-seni çok özledim Jungkook. Neden tek ben hatırlıyorum? Neden tek ben acı çekiyorum?" sikeyim, ben gerçekten bir şeyler mi unutmuştum? Ağladığını fark eder etmez çatık kaşlarım normale döndü. Bir kolumda ince belini sararken diğer elimi saçlarına attım. Ses çıkarmasa da tüm bedeni ağlamasının etkisiyle sarsılıyordu. "Şhh, tamam sakinleş hadi. Bak buradayım şimdi, yanındayım. Kucağımda, kollarımın arasındasın." burnunu çekip başını kaldırdı ve göz göze gelmemizi sağladı.

"A-ama beni is-temiyorsun. U-nuttun her şeyi. Belki dedim, b-belki her şeyin eskisine dönmesini beraber olmamız sağladıysa v-ve sen beni bu yüzden unuttuysan... yine birlikte olursak, beni h-hatırlarsın sandım. Çünkü başka bir yol yok. Karşına çıktım hatırlamadın. Sana yakınlaştım, öpüştük, hatırlamadın. Son çare, sevişmemiz gerek Jeon."

Yoongi ile beraberken düşünme yetimi kaybediyordum sanırım. Çünkü bana göre o kadar alakasız cümleler söylüyordu ki, neresinden tutsam bilemiyordum. Dediklerini tekrar düşünüyorum mantıklı bir şey yok orta- BİZ SEVİŞTİK Mİ?! Tanrım! NE ZAMAN?! Gözlerimi ve ağzımı olabildiğince açarak yüzüne bakmaya başladım. O da burnunu peçeteye temizletip bana döndüğü sırada abartılı şaşkın yüzümü görünce korktu. Mimikleri her ne kadar komiğime gitsede yaşadığım şok daha ağır basıyordu.

"Hey, ne oldu?"

"Biz seviştik mi? Öyle bir şeyi gerçekten hatırlamıyorum. Sen o yüzden mi bu kadar hassas davranıyorsun? Gerçekten çok özür dilerim Yoongi. Ne ara yaptık bilmiyorum ama-" sözlerimi dudaklarıyla kestiğinde daha fazla saçmalamak istemediğim için karşılık verdim. Şekilli ve dolgun dudaklarını açlıkla uzun uzun emerken dakikalarca öpüştük. En sonunda Yoongi geri çekilip yana hapşırdığında saçlarının ıslak, üstünün çıplak olmasını yeni yeni kavradım. Gülümseyerek yüzünü inceledim biraz. Burnu ve yanakları kızarmıştı. Ağladığı için oldu sanırım onlar. Dudakları inanılmaz derecede şiş ve pembeydi. Baktıkça daha da öpesim geliyordu ama Yoongi hasta olmadan giyinse iyi olacaktı.

"Artık üstünü giyinip saçlarını kurutsan iyi olacak Gi." kollarını boynumdan çekmezken başını da omzuma yaslayarak yüzünü boynuma gömdü. "Sen giydir sahip, eskiden olduğu gibi..." mayışmış sesinden dolayı karşı çıkamazken sahip demesine takıldım. Sahip de neydi Tanrı aşkına? Ayaklandığımda bacaklarını sıkıca belime sardı. Ben de bir elimle sırtından diğer elimle de poposunun altından tutarak odaya geçtim. Küçük bedeni yatağa oturtup, hızlıca dolabından kıyafet çıkardım. Ona bebek gibi bakıcılık yapmaktan kendimi alamıyordum. Bir de benden büyüktü ama o kadar küçük ve sevimliydi görünüyordu ki, fark etmiyordum bile.

Kıyafetlerini giydirdikten sonra saçlarını tarayıp kuruttum. Saç kurutma makinasının sesini duyunca korkuyla yerinden sıçrayıp yataktan kaçmaya çalıştı ama kolundan tutup tekrar önüme oturmasını sağlamıştım. Şimdiyse yine yatakta kollarımın arasındaydı. Başı göğsüme yaslı,mışıl mışıl uyuyordu. Güzel kokusuyla benim de üstüme ağırlık çökerken Taehyung'la konuşmam gerektiğini aklıma not ettim ve Yoongi'nin saçlarının arasına bir öpücük kondurarak uyudum.

***
-nasıl devam ettireceğim hakkında aklımda hiç fikir yok, inş kısa sürede gelir fldmfkdmgöös.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
My Private Cat - {YoonKook}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin