15. Bölüm

68.6K 3.8K 489
                                    


Nigar araç sokaktan çıkınca dikkatini çekmek için Kazım'ın kolunu tuttu. Ne oldu dercesine tek kaşını kaldırarak ona döndü adam.

"Ben birine veda etmeliyim."

Kızın gözlerinin içine inceleyerek baktı, bu veda edeceği kişiye önem veriyordu belli ki. "Nerede?"

Yol tarifinden sonra bir ilk öğretim okulunun önüne geldiler. Nigar arabadan indi, okul bahçesindeki çocukla bir iki kelime konuştu. Çocuk koşarak okula girdi, beş dakika sonra başka bir çocuk çıktı okul kapısından. Nigar'a yöneldi, kocaman sarıldı.

Bir süre konuştular, sonra çocuk ağlamaya başladı. Mahzun, kimsesiz bir şeye benziyordu. Üstü başı bakımsız, perişandı. Nigar çantasından bir şeyler–muhtemelen para- çıkardı. Çocuğun cebine koydu. Bir şeyler daha söyledi. Sırtı dönüktü ama omuzları hafifçe titriyordu. "Ağlıyor mu?" Diye düşündü. Çocuğun yanaklarını öptü, tekrar sarıldılar.

Çocuğun sanki bir daha görüşmeyeceklermişçesine üzgün bakışları altında arabaya bindi.

*

Nigar bir yarım saat daha içini çekti. Sonunda sustu, yanındaki ciddi bir dikkatle arabayı süren kocasına baktı. Bu adam bundan sonra hayatında en önemli yeri tutacaktı. Eşi, yoldaşı olacaktı.

Hala yabancıydılar aslında, tanımak gerekiyordu. "Ailenden bahseder misin?"

"Annemle erkek kardeşim bizimle yaşayacak, kız kardeşim evli. Geçen yıl evlendi."

"Allah mesut etsin. Kardeşin kaç yaşında?"

"On yedi, lise sona gidiyor."

"Annen evlenmemize itiraz etti mi?"

"Neden etsin?"

"Ne bileyim... annelerin genelde evladı için istediği birileri olur. Hani kitaplarda filmlerde falan hep erkek anasının oğlu için istediği başka kız vardır. Oğlunun evlendiği kişiyi istemez ya... Öyle bir durum var mı?"

Güldü "Yok."

"Neden yok?"

Kazım duraksadı, özellikle kadınlarla uzun uzun muhabbet etmeye alışık değildi. Erkeklerle konuşurken rahattı ama onlarda böyle ince ayrıntı ya da özel sayılabilecek soruları pek sormazdı. Eşler arasında gizli saklı olmamalıydı değil mi? Emin değildi. Yine de cevap verdi.

"On yedi yaşımdayken babam, dedem ve nenem trafik kazasında öldü. Kız kardeşimde arabadaydı. Evin büyükleri ölünce bir şaşaladım elbette ama sorumluluk bendeydi. Önce hastane, cenaze işlemleri ardından çiftlik işleri, büro işleri bana kaldı.

Evi nenem yönetirdi, baskın bir kadındı rahmetli. Kız kardeşim hastanede yaralıydı, erkek kardeşim bir yaşındaydı. Annem kardeşlerimle ilgilendi ama aynı zamanda yastaydı.

Haliyle evle ilgili kararları da ben vermeye başladım. Zamanla alışkanlık oldu. Son kararlar benden çıkar. Bana karışmazlar."

Duraksadı "Annemin dul kaldığımda birilerini tanıştırmayı istediği oldu. Tanıştığımda oldu. Ama olmadı..."

"Ne olmadı?"

"Kısmet olmadı."

"Neden?"

Kazım'ın eskiyi hatırlamanın da etkisiyle azıcık canı darlanmıştı. "Sen hep neden diye mi soracaksın?"

Bozulan kız "Soru sormayayım mı? Sormazsam nasıl öğreneceğim?"

Normalde ona kimse çok soru sormazdı. O söylerdi insanlar yapardı. Kazım aslında elinden geldiğince, hiç olmadığınca kibar olmaya çalışıyordu. "Sor elbette. Ama bazı şeyleri öğrenmeyi zamana bırak."

Kanlı NigarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin