20. Bölüm

89K 4.3K 657
                                    


Nigar o sabah hevesle uyandı. Babasına söz verdiği kırk gün nihayet dolmuştu. Ne çabuk geçmişti zaman?

Bugün kırk birinci gündü ve sevdiği görümcesi kendi uyuz görümcesiyle birlikte üçüncü kez oturmaya geliyordu. Hem kırk çıkmıştı hem Allah'ın hakkı üçtü. Bunda ilahi bir mesaj vardı sanki.

Kalktı, özenle hazırlandı. Kocasını öperek uyandırdı. Homurdanan adama kıkırdadı. Zoruna gitmiyordu. Adamın huyu buydu. Az ama öz konuşuyor, kaşının gözünün bir hareketiyle belli ediyordu isteklerini.

Geceleriyse... geceler harikaydı. Nigar'ın aybaşı olduğu beş gün dışında hiç bir geceyi boş geçmemişlerdi. Bu adam tarafından sevilmek iyi geliyordu Nigar'a. Kendine bir insan olarak güvenirdi, evet. Ama kendine bir kadın olarak güvenmeyi yıllar önce unutmuştu ve şu an gördüğü istekli adam hem kendi ihtiyaçlarını karşılıyor hem ruhuna iyi geliyordu. Nigar'ın kadın tarafı iyileşiyordu.

"Dağlar duman olur, çayır çimen olur... ben yâri görmesem halim yaman olur, halim yaman olur, halim yaman olur vay vay..."

Kazım'ın zevkle izleyen bakışları arasında türkü söyleyerek giyindi.

"Nigar... hani diyorum ki... neyse, boş ver."

"Ne diyorsun kocacığım?" Yanına gidip yatağa oturdu. Kazım kızı kendine çekti, başını boynuna gömerek kokusunu ciğerlerine çekti. "Ya var ya hani... böyle dantelli gecelikler, çamaşırlar... onlardan alalım mı sana?"

Kıkırdadı Nigar "O çamaşırları giymeden böyleysen birde giyinirsem elinde kalmayayım sonra?"

"Hani sende istersen dediydim..."

"Ne renk?"

Daha fazla söyleyemedi Kazım "Sen bilirsin işte"

Adamla yüz yüze gelecek şekilde çekildi, gülümseyerek dudağının kenarından öptü "Tamam kocacığım, alırım."

Farkında değildi ama Nigar'ın keyfi ve neşesi de adamı iyileştiriyordu. Geçmişte istenmediği zamanlardın kendi hatası olmadığına inanmaya başlıyordu yavaş yavaş. İlk karısıyla birbirlerine uygun değillerdi demek ki.

Şimdi onunla olmaktan mutlu olan, ona geceleri şevkle karşılık veren bu güzel kadın Kazım'ı mutlu ediyordu. Homurdanmaları çoğu zaman yalandandı. Aldığı zevki belli etmekten utandığı için, ne diyeceğini bilemediği durumlarda homurdanır olmuştu.

Nigar kocasını ve çocukları kahvaltıdan sonra iyi dileklerle evden yolladı. Misafirler için hazırlık yaptı, sonuçta eve gelen kişiydiler.

Üstelik görümcesini sevmişti. Selma denen kadın uslu durursa görümcesinin hatırına bir şey demeyecekti. Ancak daha öncekiler gibi kaşınırsa.... ellerini ovuşturdu.

*

Kayınvalidesi kız kardeşine gitmişti. Zaten kadın genellikle geziyor veya televizyon izleyip dedikodu yapıyordu.

Hakkını yiyemezdi, Nigar'a karşı kötü bir tavrı ya da lafı yoktu. Güler yüzlü ve neşeliydi. Sadece aklı bir karış havada gibiydi. Ev işleyişine, çocuklarına ve torunlarına ilgisi azdı.

Anlatılanlardan anladığı kadarıyla rahmetli nene hanım biraz üstüne gitmişti ama o zamanlarda bu huydaysa gayet doğaldı. Evin gelecekteki hanımı olarak yetiştirmeye çalışmıştı muhtemelen. Ömrü yetmemişti.

Nigar kayınvalidesinin rahatlığına anlam veremese de kötü davranmak istemiyordu. Ama ev yönetiminde kadın yüzünden oluşan boşlukları da doldurması lazımdı ve bu yüzden saygısını bozmadan doğru bildiği şekilde davranacaktı.

Kanlı NigarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin