18. Bölüm

88.3K 3.8K 428
                                    


Sabah önce Nigar uyandı. Uykulu bir şekilde yarı yarıya kendine geldi. Yastığına kolları ve bacaklarıyla daha sıkı sarıldı, şöyle bir ağzını şapırdattı. Derin uyumuş, dinlenmişti.

Çapaklanmış gözlerini araladı, bir an olduğu durumu, neden bir erkekle birlikte olduğunu algılayamadı. "Haaa, ben dün evlendiydim" diye düşündü. Gülümsedi.

Yastığına biraz daha sarıldı... Sonra bilinci yerine gelmeye başladı... Yastık yastık değildi! Yastık bacaktı! Havalı havalı erkeğin göğsüne yatmaya ne olmuştu?!

Kocaman yatakta aşağı kaymış Kazım'ın kalın bacağına kolları ve bacakları ile koala gibi sıkı sıkı sarılmıştı! Gözleri adamın şeyinin hizasındaydı yahu! "Hey maşallah" diye düşündü gayrı ihtiyari.

Adamın uyuduğundan emin olamayınca sanki uykusunda dönüyormuş gibi kolu ve bacağının birini diğer yana doğru açtı, bir otuz saniye bekleyip adamın bacağının altındaki kolunu ve bacağını da çekti. Derin nefes sesleri dışında çıt yoktu.

Gözleri kapalı sürüne sürüne yatağın başına doğru yükseldi. Başını olması gerektiği gibi yastığına yasladı. Azıcık daha bekledi. Sonra tek gözünü hafifçe aralayarak Kazım'a baktı. Uyuyordu. Çok şükür. Artık edepli ve aklı başında bir hatun olarak yatağından kalkabilirdi.

Usulca banyoya geçti. Çıplak uyumuşlardı. Sıcak suyu açıp altına girdiğinde sızılarını fark etti. Her yanı hamlamış gibiydi. Gülümsedi, o kadar olacaktı.

"Arabaya taş koydum civanım, arabaya taş koydum... Ben bu yola baş koydum civanım ben bu yola baş koydum..." Türküsünü mırıldanıp hafiften kıvırtıp oynayarak sabunlandıktan sonra vücudunu inceledi. Göğüslerinde bir kaç morarmış yer, beli ve kalçalarında iki üç parmak izi... Beklediği kadar kötü değildi. Zaten teni çok kolay morarmıyordu.

*

Havlusuna sarınıp odaya geçip valizine giderken bir tökezledi. Kazım uyanmış inceleyen gözlerle onu izliyordu. "Günaydın" diye mırıldandı yüzü kızararak. Cevaben homurdandı adam.

"Ne yapıyorsun?"

"Giyiniyorum."

"Bu saatte?"

"Evet."

"Niye ki? Az daha uyuyalım" dedi ama o bakışlar kesinlikle uyku içermiyordu.

"Olmaz, bugün ilk sabahımız. Kahvaltı hazırlamam lazım."

"Çalışanlar hazırlasın, boşa mı para veriyorum ben onlara? Sen gelsene azıcık."

Nigar ciddiyetle "Hayatta olmaz" dese de adamı çileden çıkarmayı arzulayarak külotunu sutyenini ve kıyafetlerini göstere göstere giyindi.

Kazım'ın gözleri bir anda düşen havluyla zaten pörtlemişti. Ona doğru uzanmak için hamle ederken kıkırdayan Nigar kapıdan kaçıverdi.

Kazım hevesi kursağında kaldığından bir süre daha söylene söylene yattı "İştah mı kaldı sanki? Karga bokunu yemeden kahvaltıyı kim ne yapacak? Sadece gündüz gözüyle bir bakacaktım... Azıcık seveydim keşke..." Sonra kaçan uykusuyla kalkıp duşa gitti.

*

Nigar az dolanarak mutfağı buldu. İçerde bir yaşlı bir genç kadın vardı.

"Günaydın"

Yaşlı olan ciddiyetle selamını alsa da genç olan gerdek gecesinin sabahındaki kıza sırıtarak "Günaydın gelin hanım" dedi.

Nigar kadının hafif dalga geçer tavrını görmezden geldi "Bu sabah kahvaltıyı birlikte hazırlayalım"

Kanlı NigarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin