Bölüm 7

1.1K 156 81
                                    

Güzel günler canlar,

Araya biraz uzun zaman girdi bu kez. Biraz rahatsızım, bu hafta neredeyse hiç yazı yazamadım. Hala da pek iyi hissetmiyorum ama sizi de hikayeyi de çok çok çok özledim ve bölümü bitirmek için elimden geleni yaptım.

Eğer siz de benim gibi özlem içindeyseniz ben susayım siz hemen dalın :))

Hadi keyifli okumalar :)

E.Ç.

***

Rise from the wreckage
Dirty my hands, steady my feet
Send out the message
It's not the fight that makes you bleed

***

BÖLÜM 7:

Kat

Duruyordum. Yatağın başında, hareketsiz... Çıplak ayaklarımdan bacaklarıma adım adım ilerleyen soğuk tüm bedenimi ele geçirmişti, ama kalbimin buz kesmesine ya da uzuvlarımın kaskatı, işlevsiz birer et parçasına dönmesine yol açan şeyin bu olduğunu sanmıyordum. Annem ciğerlerimdeki tüm havayı kendine çekip yok eden bir kara delik gibi duruyordu kapının önünde. Aramızda birkaç metre değil de aşılması imkansız bir uçurum vardı sanki. Farklı bir zamandan, paralel bir evrenden duydum sesini.

"Gel hadi. Bilmek istediğin her şeyi sana anlatacağım."

O görmüyor olmalıydı aramıza girmiş boşluğu, o boşluğun dibinden uzayan, beni yutmayı bekleyen dikenleri... Benim tepkisiz kaldığımı görünce hareket etmemi beklediğini göstermek istercesine kendi geriledi eşiğe doğru. Tanrı biliyordu ya, değil onunla gitmek ona bakmak bile küle dönmüş ruhumun yeniden alevlere tutulmasına neden oluyordu. Ama bir parçam, annemin söyleyeceklerini duymak, kalbimdeki nefreti öğrendiklerimle beslemek, hasta kalmaktansa tamamen yok olmak istiyordu mazoşistçe.

Sonunda ikinci seçenek ağır basınca elimdeki enjektörü yatağın üstüne fırlatıp ona doğru ilerledim ağır ağır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonunda ikinci seçenek ağır basınca elimdeki enjektörü yatağın üstüne fırlatıp ona doğru ilerledim ağır ağır. Üzerimdeki önlüğü değiştirmekle ya da bir ayakkabı aramakla uğraşmamıştım. Lore'un yatağından bir film gibi bizi izlediğinin farkındaydım. Önemsemedim. Bir şey demeden önünden geçmemi beklemiş, sonra da yanımda yürümeye başlamıştı annem. Az sonra yeniden yataklı geniş salondaydık. İlk gördüğümden farklı değildi manzara. Kanlı çarşaflar, acıyla inleyen yarı robot yarı insan yaralılar, onların başında oradan oraya koşturan doktorlar...

Biz kötü bir kabusa şahitlik eder gibi bu kaosun ortasından geçip giderken birkaç doktor annemle konuşmaya çalışmış, ona sorular sormuştu. Sonra dedi annem her birine. Sonra dedi onun ismini yakaran savaş gazilerine. Sonra dedi nöbet tutan askerlere. Ve sonra demeye devam etti karşılaştığımız tüm insanlara.

N.O.A.H. - IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin