"Cehennem boş bütün şeytanlar burada."
Bir karmaşanın tam ortasında kayboluyordum. Ne yapmam gerek? Çözüme ulaşmak için harekete geçmek gerekmez mi işte bende öyle yaptım. Yanımda yabancı kızla dakikalardır ormanı inleten çığlığın sahibini bulmaya çalışıyorduk. Daha doğrusu çalışıyordum çünkü yabancı kızın yaptığı tek şey sayıp sövmekti.
-" Hay seninle gelen aklımı seveyim ne güzel orda öyle oturucaktım illaki biri bulurdu beni." Hıhı tabi kesin öyle olur demek istesemde, az ötemde bir gölge görmemle adımlarım durdu. Benim durmamla yabancı kızda durup anlamsızca yüzüme baktı. Bakışlarımı takip edince sadece yan profili görünen bir kız uzanmış, yanında da saçları yüzüne dökülmüş,uzanan kızın yanına diz çöküp ayağına birşeyler yapan bir kız daha vardı. Bu karmaşık manzara karşısında yabancı kızla şaşkınca birbirimize bakıyorduk. Ne oluyordu burada böyle? Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı.
Adımlarımı ilerletince yabancı kızın anlık bir duraksamadan sonra beni takip ettiğini arkamda alıp verdiği hızlı soluklarla anlıyordum. Adım seslerimizi duyup korkuyla bize başını çevirdi biri. Bu uzanan kızdı, bize şaşkınca bakarken kızın ayağına ne yaptığını anlamadığım diz çökmüş olan kız;
-" Tamam bitti şimdi ayağa kalkabilirsin-" kız bizi görünce sözleri yarıda kesildi. Şimdi ikisininde yüzünü tam görebiliyordum uzanan kız kumral saç rengine sahip,kahverengi gözleri ile çok güzelken diğer kız sarı saçlı kahverengi-yeşil arası bir göz rengin sahipti. Kumral olan şaşkınlığını daha çobuk atlatıp;
- " Siz de kimsiniz? Ne işiniz var burda?
Arkamdan yabancı kızın "hassiktir" dediğini duydum. Bunu diğer kızlarda duymuş olacak ki arkamdaki yabancı kıza baktılar. Artık birinin konuşması gerektiğini farkedip;-" Sakın buraya nasıl geldiğimizi bilmiyoruz demeyin." İki kızda şaşkınca birbirine bakınca şuanda bulunduğumuz durumun iki ucu boklu değnek olduğunu anlamam, anlamamız uzun sürmedi...
( Normalde bölüm bu kadardı ama kısa olduğu için devam ediyorr.)
Düğüm. Tam anlamıyla şuanda hayatım karmakarışık bir hal almış, neyin ne olduğunu anlamıyordum. Hani bir eşyanızın düğümünü çözdükten sonra 'oh be' deriz ya işte bende o mutluluğa ulaşmak için düğümlenmiş hayatımı çözmeye çalışıyordum. 15- 20 dakikadır yanımda daha önce hiç görmediğim 3 yabancı kızla ellerimin buz kesileceği kadar soğuk havada, zifiri karanlık bir ormanda sadece hızlı soluklarımızın ve adım seslerimizin duyulduğu bu lanet yerde bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorduk. Sarı saçlı olanı sağ ayağını sertçe yere vurarak ;
-" Yeter artık! Görmüyor musunuz bu ormanın bir çıkışı yok dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz?" Deyince haklı olduğunu hepimiz biliyorduk. 10-20 dakika önce sorduğum soruya 'hayır' yanıtını vermişlerdi. Yabancı kız bizi bırakıp delicesine ormana dalmıştı bir çıkış bulabilmek için. Çünkü işlerin gittikçe karmaşık bir hal aldığını daha iyi anlamıştı. Neden onu yanlız bırakmayıp yanına gitme gereği duydum bilmiyorum ama içlerinde en çok tanıdığım oydu. " Daha adını bile bilmiyorsun berc" üzgün sesin haklılığıyla adımlarımı durdurdum. Önce kumral saçlı olanı durduğumu farkedip bana döndü ikimizde durunca yabancı kız ve sarışın olanı da durdu. Yabancı kız;
-"Ne oluyo yine? Birşey mi gördünüz yoksa? Niye durduk? Kurda kuşa yem olmadan bir çıkış bulmalıyız hadii!"
-" Bakın şuanda hepimiz bir kuyudayız bu kuyudan çıkabilmek için birbirimizin yardımına ihtiyacımız var. Ama daha birbirimizin isimlerini bile bilmiyorken bu kuyudan çıkmayı nasıl başaracağız?"
Söylediklerim 3 kıza da mantıklı gelmiş olacak ki Kumral olan kız dudaklarını yalayarak;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varolmak İçin Kaybolmak Gerek
ChickLitBu dünyada bir kız çocuğunun daha vişne çürüğü dudaklarından kopan acı vaveylalar kayboldu, gece acıyı yuttu, kalemler kırıldı... * Dilime sürgün edilen kelimelere zihnim pranga takmıştı. Zihnim, yine en büyük düşmanıymışım gibi bana hakaretler savu...