17.Bölüm "Yorgunluğun kokusu"

82 12 4
                                    

"Suçlamak, anlamaktan daha kolaydır çünkü anlarsan değişmen gerekir."






Ne kadar süredir ormanda öylece yürüyorum bilmiyordum zaman kavramından tamamen bihaberdim. Lakin soğuktan buz tutmak üzere olan ellerim saatlerdir yürüdüğümü haykırıyordu. Zihnimde soru işaretleri vardı... Hiç yok olmamışlardı ki.

Saren büyücü müydü? Ayaklarımızı aynı anda dışarı çıkarınca o evden tamamen uzak bir yerde ama yine bir ormanın içerisinde bu sefer tek olmamız çok ama çok ütopik olmakla beraber imkansız gibiydi. Düşüncemin saçmalığı biran beni güldürecek gibi olduysa da şuan gülecek durumda olmadığımın pekâlâ farkındaydım.

Artık yaşananları gerçeklik algısına sığdırmaktan vazgeçmiştim evet saçma ama yaşanıyor belki bir rüyadayım hatta bir kâbus ama ne olursa olsun bunları gerçekten yaşıyordum.

Öyleyse ona göre davranacaktım. Evren belki de çoktan kaderimi çizmişti ama o yoldan sapmakta ilerlemekte benim elimdeydi.

Bulunduğum durumu kendi içimde özetlemeye çalıştım.

-"Şimdi o kapıdan çıktık bir şekilde,bu konu tamam, sonra kendimi burada tek başıma buldum ben teksem onlarda tek olmalıydı olması gereken bu. Yani bana bir tuzak kurulmadıysa.. Bir dakika bana neden tuzak kursunlar ki? Saçma. Öyleyse yapmam gereken onlardan birini bulmak, neler olduğunu öğrenmek  ve bu doğrultuda ilerlemek. Aferin kızım iyi gidiyorsun. Şimdi biraz mola vermeliyim. Ne? Bi saniye!"

Aynı yerlerde dolaşmıyordum değilmi? Bu kahrolası yerde heryer birbirinin aynısıydı!

Öfkenin beni ele geçirmesine müsade etmeden bir ağacın altına çöktüm. Kollarımı savunmasızca etrafıma doladım dizimi kendime doğru çekip çenemi dizimin üzerine yasladım. Ah pekâlâ. Ölmek ilk defa bu kadar mantıklı geliyordu.

Dişlerimi sıkıp üşümek eylemini unutmaya çalıştım. Belki üşüdüğümü kendime unutturursam gerçekten sıcakladığımı hissederdim. Evet tüm olay buydu insan kendini kandırmayı çok iyi biliyor ve ne olursa olsun kendi bildiğini yapmaktan vazgeçmiyordu.

Hayatımın bir gecede böyle altüst olması hiç normal değildi gerçi normal olan ne vardı ki sanki.

Ayak sesi duymamla aniden başımı kaldırmam bir oldu. Arkama baktığımda görünürde kimse yoktu. Bu sesin kendi hayal gücümden ibaret olduğuna kendimi inandırıp önümde döndüm. Döndüm ama tam dibimde gördüğüm bir çift ayak bana göz kırpıyordu. Bu kim?

Yavaşça başımı yukarı kaldırdığımda Saren'in başını indirmeden gözleriyle alttan bana baktığını görmemle yutkundum. Tam dibimde ne yapıyordu bu herif! Ayrıca boyu zaten uzundu ve ben tam ayaklarının dibinde böyle oturmuş kendimi bir sıçandan farksız hissediyordum.

-"Ormanın soğukluğu tenine işlemiyor sanırım."

-"Ne?"

-"Burda böyle oturman başka ne şekilde açıklanır ki?"

Kaşlarım çatıldı ve hiddetle ayağa kalktım.

-"Keyfimden burda oturmuyorum herhalde-"

Ama hesaba katmadığım şey tam dibimde olduğu için ve ben ayağa kalkınca boy farkı olmasına rağmen oldukça yakın pozisyonda bulunmamızdı. Onu tam görebilmem için başımı biraz daha kaldırmam gerekiyordu ve bu daha da yakın durmamız demekti. Bu düşünce kalbime bir ağrı saplanmasına neden olunca kendimi hızla geri çektim.

Artık aramızda mesafe vardı ama nefesini hala saçlarımın üzerinde hissediyor gibiydim.

-"Keyfinden oturuyorsun diyen olmadı ama halinden şikayet eder gibi bir duruşun olduğu da söylenemez."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 24, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Varolmak İçin Kaybolmak GerekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin