Herkesin bir sona ihtiyacı vardır. Yeniden başlamak için.
Başlangıç tarihinizi buraya atabilirsiniz...
Zaman kaçma zamanıydı. Şuanda neredeyse hiçbir kızın maruz kalmak istemeyeceği bir andaydım. Misafirler ve çocukları...
Belki misafir seven vardır ama ben oldum olası sevmezdim çünkü;-"Kız! Sabahtan beri kime sesleniyorum?"
Halamın çok değil sadece iki oda öteden bağırmasıyla dişlerimi sıktım. Anlamıyordu. Sürekli yapmak istemediğim,nefret ettiğim şeyleri bana yaptırmaya çalışıyordu. Ama sorun değil? En azından öyle sanıyordum.Aynadan kendime sonkez baktım. Siyah bol paça pantolon üzerine ise beyaz düz bir tişört giymiştim.
Ben berceste
Berceste Oflaz
Misafir sevmeyen ama halasının evinde misafir olarak geçinen o kız.
Annesini 2 yıl önce aklı başında olmayan bir adama kurban etmiş o kız.
Annesini 2 yıl önce öldüren aklı başında olmayan bir adamın kızı.
O benim işte. Bir evi olmayan, annesini öldüren, aklı başında olmayan bir adamın kardeşinin evinde kalıyordum.
Hayır! Babam değil sadece ' aklı başında olmayan bir adam.'Sarı saçlarıma yaptığım at kuyruğunu biraz daha sıktım. Genel olarak baktığımda bence olmuştum. Artık halam utanmazdı değil mi? Alışkın olduğum kızarmış yeşil gözlerimi garipsemiyordum dedim ya "alıştım."
Ah birde unutmadan! Yüzüme sanki hiçbir şey yokmuşcasına sanki içim cayır cayır yanmıyormuşcasına bir gülümseme yerleştirdim. Bu bana hiç inandırıcı gelmeyen gülümseme herkese çok mutlu bir genç kız görseli çiziyordu.
"Senin istediğin de bu değil mi? Evet üzgün ses bu. Üzgün ses.Küçüklüğümden beri benimle olan beni bırakmayan tek şeydi. Ama o üzgün sesti işte... Bercestenin dışı bile yanıyorken içi nasıl neşeli olabilirdi ki?
Daha fazla oyalanmamak adına kaldığım odadan çıkıp iki yan odadaki misafir odasına ilerledim. Yaklaştıkça sesler artıyordu, içimdeki ses yetmiyormuşcasına. Şaşırmadığım bir manzara. Halam olan kadın bütün salonu mahalledeki kadınlarla doldurmuştu. Yine. Kimi karşısındakine sahte övgüler yağdırırken kimi acaba ilk önce hangi dedikoduyu anlatsam diye düşünüyordu. Bunlardan biride koltukta elinde meyve suyu olan "hala" kişisiydi. Bakışları beni bulunca gözleri üzerinde gezindi memnun kalmış olacak ki
- Aa geldinmi Berceste? Dedi. Yok gelmedim. Şuanda gördüğün bir ucube. "Kör olup olmadığını sorsana" yüzümde nasıl bir ifade gördüyse bozmamak adına 'gel otur' diye devam etti. Oturdum. Salondaki kadınlarında gözleri beni bulunca içlerinden adını Saime diye hatırladığım orta yaşlı kilolu kadın;
- " Kızım sen ne kadar büyüyüp güzelleşmişsin böyle." Dediğinde nezaketen de olsa cevap vermem gerektiğini fark edip teşekkür ederim diye mırıldandım.
Bu konuşma yaptığım ilk ve son konuşma oldu konuyu yaşımdan açıp Razime teyzenin 3. Kocasında kapattılar. Oflayarak başımı kaldırdığımda bana pür dikkat bakan mavi gözlerle vücudumdan bir ürperti geçti. Bu kadını daha önce hiç görmemiştim ve geldiğinden beri hiç konuşmamıştı. Yutkundum. Artık izin isteyip kaldığım odaya gidecekken kadın bunu fark etmiş gibi;
-"Hanımlar verin ellerinizi de falınıza bakayım, çok iyi bakarım." Diye ortaya söyledi. Salondan hemen evet, önce benimki diye kendi aralarında konuşmaya başladıklarında mavi gözlü kadın - "Önce aramızda en genç olan Berceste kızıma bakayım değilmi ama?" Al işte! Bu da nerden çıktı?
Kadınlar şimdi itiraz eder bende o sırada buradan sıvışırım diye düşünürken odadan çıt çıkmayınca şansıma bir kez daha küfür ettim.-" E hadi o zaman gel bakalım kız" diyen kadın bana elini uzatınca itiraz edecekken halamın gözleri yapmazsan neler oluyor bak gör mesajını verdiği için itiraz etmedim. Edemedim ki. Kadın elimi avucunun içine aldı ve gözlerini kapadı. İşaret parmağını avucumda rastgele gezdirmeye başlayınca göz devirmemek için verdiğim savaş çok ağırdı. Ayrıca şey görünüyordu biraz. Komik. Evet evet kesinlikle
Bu sırada kadın kocaman açtığı mavi gözlerle kıpkırmızı kesilip evi inletecek kadar attığı çığlıktan hiçbir şey anlamamıştım taa ki...
~Dün~
Saat gece yarısını çoktan geçmiş ben ise bu zifiri karanlıkta halam olacak kadının biten sigarasının yenisini bulmaya çalışıyordum. Zorla beni evden gönderince yanıma son anda kulaklığımı alabilmiştim. Şuanda ihityacım olan tek şey yarım saattir dolaştığım ama bulamadığım markete ulaşmak.
Saatin kaç olduğunu bilmeden düşüncelerde kaybolma seansımdan sonra uyuya kaldığımda kapının aniden açılması ve halam olan kadının ' git bana sigara al' demesiyle adeta şaşkına dönmüştüm. Hatta uykuda olduğumu ve kabus gördüğümü bile düşünmedim değil. Hayır dedim. Elbette ki! Kim bu zifiri karanlıkta çılgınlar gibi sigara bulmaya çalışırdı ki? Ben. ' Hemen aşağı sokakta market iki dakika alıp gel' demesiyle çıkmak zorunda kaldım.Ama o aşağı sokakta dediği marketin yarım saatlik aramalarım sonucu olmadığını fark ettim. Tam geri dönecekken gördüğüm şeyle adımlarım durdu. Tahminen 7-8 yaşlarında sarı saçları iki yandan örgülü yeşil gözlü olduğu bu zifiri karanlıkta bile belli olan bir kız çocuğu vardı. İyi de bu saatte ne yapıyordu bu çocuk burada? Annesi babası neredeydi ki? Diye düşünürken kızın bir yöne doğru çılgınca koşmasıyla kaşlarımı çattım. O tarafa iyice baktığımda kırmızı LED ışıkla çevrili ' Onset Süpermarket' yazısıyla gözlerime inanamadım.
Sabahtan beri aradığım market kızın koştuğu taraftaymış. İlk defa şansımın yaver gitmesine mi sevineyim yoksa yarım saattir boşuna dolaştığıma mı üzüleyim bilmiyordum. Hızlıca adımlarımı marekete yönlendirirken bir yandan dikkat çekici onset market yazısına bakıyordum. Onset diye fısıldadım. Onset başlangıç demekti değilmi? İşte bende gülümseyerek attım adımımı başlangıca, başlangıcıma, başlangıcımıza...
Evett 1. Bölüm bitti. İlk bölüm olduğu için klişe gelmiş veya birşey anlamamış olabilirsiniz. Ama bölümler geldikçe daha iyi anlayacaksınız. Umarım keyif almışsınızdır. Lütfen yorumlarınızı belirtin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varolmak İçin Kaybolmak Gerek
Romanzi rosa / ChickLitBu dünyada bir kız çocuğunun daha vişne çürüğü dudaklarından kopan acı vaveylalar kayboldu, gece acıyı yuttu, kalemler kırıldı... * Dilime sürgün edilen kelimelere zihnim pranga takmıştı. Zihnim, yine en büyük düşmanıymışım gibi bana hakaretler savu...