Güneşin Batışını İzlemek Hayatımın Batışını İzlemekten Daha İyiydi...

547 31 14
                                    

⚪⚫⚪





Güneşin batışını izlemek hayatımın batışını izlemekten daha iyiydi.





Ki dikare jane azad bike... jan jin e (Kim acıyı özgür bırakabilir ki... acı hayattır.)


5 ay sonra...


Güneş doğuyordu güneş batıyordu, ben uyanıyordum uyuyordum, yürüyordum, konuşuyordum ama kendimi bulamıyordum. Ben nerelerde kaybolmuştum? Neredeydim ben sahi?

Önünde oturduğum pencerenin önünde otururken, güneşin batışını bekliyordum. Güneşin batışını izlemek hayatımın batışını izlemekten daha iyiydi.

Arslan bana karşı kötü değildi, ailesi bana karşı kötü değildi bana kötü olan ruhumdaki boşluktu. Sebebini çözemediğim, kendimi kimsesiz hissetmeme sebep olan acayip bir duyguydu.

Odanın kapısı tıklatıldığında 'gir' diye seslendim.

Odaya buradaki en yakın arkadaşım Elif girdiğinde gülümseyerek yerimden doğruldum. Elinde tuttuğu iki fincan kahve ile gelmişti.

"Hoş geldin, Canım"

"Hoş buldum Dila, kahve getirdim Arslan Ağabey gelmeden içelim diye."

Kendime mukayyet olamayarak kıkırdadım.

"Arslan Ağabeyin sana bir şey demez merak etme."

Biliyorum dercesine kahverengi saçlarını savuran kıza karşı kaşlarımı hafifçe çattım.

Pencerenin yanında duran minderlerden birine kurulan Elif'e: "Arslan neden seni bu kadar seviyor?" diye sordum.

Bilmem dercesine kaşlarını kaldırdı. "Çocukken Mahir Bey saçlarımı çekip, oyuncaklarımı kırdığı zaman bile kardeşini savunmazdı Arslan Ağabey. Karışma Elif'ime der azarlardı Mahir Bey'i. Annemi çok severdi. Hatırlıyorum, annem Arslan ağabeye hep diğerlerinden daha farklı davranırdı. Belki de ölen ağabeyim yerine onu emzirdiğinde onu evladı yerine koydu kim bilir. Tam hatırlamıyorum ben baya küçüktüm o zaman. Arslan ağabey anneme anne derdi. Annemin emaneti olarak görüyordur belki beni."

Gülümsedim usulca. Elif'i bu kadar sevmemin sebebi belki de benim gibi bir yanının buruk olmasıydı.

"Zahit Ağabey kimi savunurdu?"

"O hep Mahir Bey'i tutardı ama Arslan Ağabeyin beni savunmasına da hiç karşı gelmezdi. Aralarında bizi paylaşmış gibilerdi. İkimizde annesizdik, ikimizde kırgındık hayata... öyle yani süt kardeş olmamızdan annemin emaneti gibi görüyorlar beni. Yük gibi bir şeyim omuzlarında."

"Saçma sapan cümleler kurma Elif, seni ne kadar sevdiklerini ben görüyorum. Öyle söyleme lütfen."

Ağlamamak için gözlerini tavana diken kıza baktım. Canı çok acıyor olmalıydı.

"Mahir nerede ki, Elif? Bu eve geldiğimden beri onu hiç görmedim."

Kendini biraz daha toplamış şekilde bana döndü.

"O gelmez bu taraflara pek, hele Nazlı'dan sonra hiç gelmedi."

"Nazlı?" diye sordum. Birkaç defa daha bu ismi duymuştum. Kapıların ardında fısıldayarak anılan, duyulmasından korkulan o ismi merak ediyordum.

Ağzını birkaç defa aralayıp kapatan Elif'e merakla bakıyordum.

"Ben kalkayım Dila, babam beni bekliyordu."

SÂYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin