Seelaammm
Vallahi hiç boş yapacak halim yok, okuldan yeni geldim. Direkt bölüme gecçem.
Bu yüzden siz de geçin. Bu arada bizimki ilk başlarda daha reenkarne olmadı haberiniz ola ayrıca zaman gecişleri sık sık olcak bu bölümde çünkü diğer bölüme kadar büyümüş olması gerek.
___________________________________________
Şu an tam karşımda sevgili (!) kardeşim iki tane noodle yiyordu. Birde gözüme soka soka, höpürdete höpürdete.
"Tam bir şerefsizsin biliyorsun, değil mi?" dedim ona gıcık gıcık bakarken. O da çatalını bırakıp "Ya Melisa, Allah rızası için bir git ya, sanki paran yok Allah'ın cimrisi. Git azıcık paranı harca be!" demişti.
Şey, tamam. Belki biraz cimri olabilirim ancak... ONA NE BE?
Ben de sandalyeden kalkıp "Seninle görüşürüz biz. Hele bir yarın ayakkabımı giy seni gebertirim." dedim.
Bu zayıf noktalarından biriydi. Benim eşyalarım üzerinden geçinen lanet bir mülteci gibiydi. Her ne kadar sinir olsam da bu ona karşı kullanabilmem için harika bir koz.
O da arkamdan bağırıp "Bana diyene bak, bir daha çoraplarıma dokunma lan." demişti.
Oh, onun çorapları çok güzeldi ve asla bunu yapmasına izin vermezdim.
Ben de ona "Şarj aletime bir yaklaş bak ben sana ne yapıyorum." dedim ve mutfaktan çıktım.
Ona inat gidip kendime beş tane alıp tek seferde yemezsem, beklesin o.
Okul çantamın küçük bölümünden on liramı alıp evden çıktım. Neyli alsaydım acaba? En iyisi sebzeli, onu alacağım.
Geçen aylarda evimizin beş ila on dakika uzağında bir A101 açılmıştı. Şu hayattaki en şanslı insan olabilirim. Yolda ilerlerken tek başıma olduğumdan kulaklığımı takıp müzik dinleyerek ilerlemeye başlamıştım. Müzik dinlerken milyar tane hayal kuruyordum ama böyle kariyer planları ya da çok zengin bir hayat değil, fantastik şeyler.
Örneğin, anime dünyasına gitmek, bir kitabın içine girmek ya da en sevdiğim webtoon da başrol olmak falan. Kariyer planlarıyla ilgili hayaller kurmak sıkıcıydı bana göre. Fantastik, gerçekte olması mümkün olmayan şeyleri hayal etmek en güzeliydi ama şöyle bir yönü vardı ki, o da bu hayallerin asla gerçek olmayacağı.
Her neyse, bu kadar drama queenlik yeter. Şimdi gidip noodle alma zamanı!
Parayı ödedikten sonra marketten çıktım ve eve dönmek için ilerlemeye başladım.
Kulaklığımı yine takmış ilerliyordum. Yolda ilerlerken tanımadığım bir kadının bana doğru koştuğunu görmüştüm. Endişeli duruyordu. Kulaklığımdan birini çıkartmıştım ki duyduğum korna sesiyle olduğum yerde kalakalmıştım. Hızla kafamı çevirdiğimde bir araba bana yaklaşıyordu. Hatta yaklaşmak değildi. Aramızda neredeyse sadece iki metre vardı ve o iki metre çoktan kapanmıştı.
Sertçe çarpan araba yüzünden geriye doğru savrulurken vücudumda büyük bir acı hissediyordum.
Yerde zar zor gözlerimi açık tutarken bir sürü kişi başıma toplanmıştı. Birisi telefonla konuşuyordu ama ne dediğini dinleyemiyordum. Nefes almak zordu ve canım fazlasıyla yanıyordu. Hissettiğim acı kat ve kat artarken nefes almam daha da zorlaşıyor ve gözümden yaşlar süzülüyordu.
Bana ne oluyordu? Bu hissettiğim korkunç acı da neydi? Kanım çekiliyor gibiydi. Ben... Ölüyor muydum?
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐇𝐞𝐫𝐞 𝐈̇𝐬 𝐓𝐡𝐞 𝐏𝐞𝐫𝐟𝐞𝐜𝐭 𝐒𝐢𝐬𝐭𝐞𝐫 ༒︎ ℝ𝕖𝕚𝕟𝕖𝕣 𝔹𝕣𝕒𝕦𝕟༒︎
FanfictionOn dört yaşındaki bir lise öğrencisi, markete giderken yaşadığı kaza sonucu hayatını kaybeder ve fanı olduğu anime olan Attack On Titan dünyasına reenkarne olur. Hemde animenin başrolü olan Eren'in ablası olarak! ...