Yb yazdım eheheheh
Yemin ederim uzun zamdnir yazmiodum sonunda bitirebildim.
Neyse size iyi okumalar.
___________________________________________
Bir gün...
İnanır mısınız bilmiyorum ama Reiner koskoca bir gündür bana tripliydi.
Bildiğiniz yirmi dört saatlik süreç boyunca asla kalkıp da beni sinir etmek adına günlük rutini haline getirmiş olduğu sapıklıkları yapmamış veya bana sırnaşmaya çalışmamıştı.
Doğruyu söylemek gerekirse bu hareketlerine alışmış olduğumdan bir anda böyle davranması hoşuma gitmemişti. Hem dünkü olay için trip atması en saçma şeydi.
Zorla mıydı yahu? Sanki o bebeği dokuz ay boyunca karnında taşıyıp en sonunda da acı içinde doğuracak olan kişi oydu.
Ah cidden! Yine sinirlerim bozulmuştu.
Gözlerim kısılırken makyaj masasının üstündeki aynaya yansayan mükemmel ötesi görüntüme bakıyordum.
Pijamalarımla aynanın karşına oturmuş kendime ne kadar mükemmel ve reddedilemez bir varlık olduğumu hatırlatma çabasındaydım.
Bilin bakalım bunu sabah saatin kaçında yapıyorum?
Evet bildiniz! Sabahın sekizi!
Öfke yüzdelerim tekrardan tavan yaparken burnumu kıvırıp arkamdaki yatakta domuz gibi yatan Reiner'in aynadaki yansımasına bakmıştım.
Uyurken sarılmamıştı bile. Aslında bu sabah uyandığımda bana ahtapot gibi yapıştığı gerçeğini değiştirmez ancak pek de umrumda değil.
Sonuçta ben uykuya daldığım sırada aramızda boşluk bırakıp bana sarılmazken birde üstüne sırtını dönmüştü.
Resmen bana sırtını dönmüştü! Bana, bana! Mükemmel İmparatoriçe'sine!
Hırsla yerimden kalkıp olduğum yerde ona doğru dönmüştüm.
Kafamı bir anda çevirdiğim için saçlarım yüzüme çarpmış ve bütün karizmam saniyesinde yok olmuştu.
Ulan ben sana o uykuyu rahatça uyutur muyum? Tabiki de hayır!
Artık kaşlarımı çatmaktan buruşan anlıma daha fazla eziyet çektirmemek adına derin derin nefesler almış ve daha sakin bir şekilde mışıl mışıl uyumakta olan adama doğru ilerlemiştim.
Yatakta onun yattığı tarafa geldikten sonra dizlerimi yere yaslamıştım.
Yüzünü daha yakından görmek istiyordum. Açıkçası bana sarılmadan uyumasına rağmen gayet huzurlu bir uyku uyuyor olması gözüme çok batmıştı.
Hem de ben sinirden sabahın sekizinde kalkmışken!
Öfkeyle karışık bıkkınlık dolu bir nefes dudaklarımdan firar ederken dirseklerimi yatağa yaslamıştım.
Kapalı gözlerinden dolayı birleşmiş olan alt ve üst kirpikleri renklerini daha da belirgin hale getirmişlerdi.
Göz altları çökmüştü hep. Eh tabi, onca yıl yaşanılandan sonra kalan yorgunluğun izleri öyle kolay silinmiyordu.
Neden bilmiyorum ama göz altlarını bile seviyordum. Bu bile yakışıyordu ona.
Öylece onu izlerken hüzünle büzmüştüm dudaklarımı.
Kendi görünüşünden şikayet ettiği zamanlar gelmişti aklıma.
Cidden kör müydü? Bir insan kendisinin nasıl bir afet olduğunu neden anlamazdı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐇𝐞𝐫𝐞 𝐈̇𝐬 𝐓𝐡𝐞 𝐏𝐞𝐫𝐟𝐞𝐜𝐭 𝐒𝐢𝐬𝐭𝐞𝐫 ༒︎ ℝ𝕖𝕚𝕟𝕖𝕣 𝔹𝕣𝕒𝕦𝕟༒︎
FanfictionOn dört yaşındaki bir lise öğrencisi, markete giderken yaşadığı kaza sonucu hayatını kaybeder ve fanı olduğu anime olan Attack On Titan dünyasına reenkarne olur. Hemde animenin başrolü olan Eren'in ablası olarak! ...