Buna yazdıktan sonra gidip diğer reinerli kitaba yazmayı planlıyorum çünkü on beş yıl oldu aq yb atmayali.
Neyse, hadi size iyi okumalar.
___________________________________________
"Ona bakmayı bırak, sapıklara benziyorsun."
Fısıldayarak kolunu dürttüğüm Yaren beni bir gram bile umursamıyordu.
"Sence yıllar boyunca hayalini kurduğum kişiyi gördükten sonra bunu yapmamamın imkanı var mı?"
Gözleri hâlâ mangalla uğraşan Levi Heichou'dayken söyledikleri oldukça mantıklıydı. Ben de Reiner'i ilk gördüğüm zaman hayvan gibi ona yapışmıştım. Gayet normal bir durum ama o çok manyakça bakıyor. Her saniye üzerine atlayacakmış gibi bir yüz ifadesi var.
Herkes yarım saat önce sanki asla Yaren bir anda ortaya çıkmamış gibi rahat rahat eski düzenine geri dönmüştü. Geriye kalan hayatını bizimle geçireceği kesindi. Onu asla kendi yanımdan başka bir yere göndermezdim zaten.
Tek sorun kimlik bilgileriydi. Onu da Hange-san'la beraber, Historia ile görüşerek çözmeyi deneyecektik. Onun bulduğu bir çözümle her şey kolayca halledilebilirdi.
Şu anda ise diğerleri pişmemiş olan etleri pişirmekle meşguldü. Birkaç tane kedi mangalın etrafında toplanmıştı ve onlara da küçük et parçaları veriyorlardı.
Aslında kedilerden birini yanıma alıp sevmek istiyordum ama oldukça ürkek duruyorlardı. Onları korkutmak istemiyordum.
"Ya abi çok yakışıklı, şu endama bakar mısın?! Off!"
Hüzünle konuşan Yaren'e çevirdim tekrardan gözlerimi. Salak salak Levi'yi izliyordu.
"Bunu yüz sekizinci kez söyledin." Reiner'in bıkkınlık dolu sesi ile hafifçe kıkırdadım.
Yarım saattir Yaren'le ilgilendiğim için çıldırıyordu. Hayır, sorun Yaren değildi. Sorun, ilgimin ona değil de başkasına yönelmiş olmasıydı.
"Sus be, sarı çiyan." Yaren ela gözlerini kısmış, gıcık olduğunu belli eden bakışlarını Reiner'e dikmişti.
Ne hakla kocama böyle bakıyordu be?
Koluna bir tane geçirdikten sonra aynen onun gibi gözlerimi kısarak konuştum.
"Ulan salsana kocamı, yürü git Levi'ye yapış."
"Onu yapacağım zaten, bir de sana mı soracağım? Ama daha değil. Benden korkuyor resmen. İlk önce evleneyim de sonra sıkıyorsa kaçsın."
Yüzündeki kararlı ifade ve dudaklarındaki sırıtış ile oldukça korkutucu görünen Yaren, tam arkamda durup da bana sarılan kişiyi hatırlatmıştı.
Reiner de aynı şeyi biz evlenmeden önce söyleyip duruyordu. Şu an içten içe Levi'ye üzülüyorum doğrusu. Yazık yani, Yaren onunla bir evlense elli beş tane çocuk yapar anasını satayım.
Düşündüklerim gözlerimin dehşetle açılmasına sebep olurken iyice Reiner'e sırnaşmıştım.
"Reiner, Tanrıya şükür bu manyak kız kadar deli değilsin."
Sessizce gülerken dudaklarını saçlarıma bastırmıştı. Kolları belimdeki yerini almış, sırtım ise göğsüne yaslanmıştı. Yerim oldukça rahattı.
"Yani şimdi hamilesin ha? Çok garip lan." Öylece karnıma doğru bakarken devam etmişti Yaren. "Bir de hep, asla çocuk falan yapmam diyordun. Hatta çocuğu geç, sen hani evlenmiyordun lan?"
"Konu Reiner'se olaylar farklı olur canısı. Ben Reiner dışında kimseyle evlenmem diyordum bir kere."
Kollarımı Reiner'in belime sarmış olduğu kollarının üzerine koyup başımı geriye doğru yaslayarak gözlerimi Reiner'e çevirdim. Pür dikkat bakışlarını üzerime dikmiş, sessizce konuştuklarımızı dinliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐇𝐞𝐫𝐞 𝐈̇𝐬 𝐓𝐡𝐞 𝐏𝐞𝐫𝐟𝐞𝐜𝐭 𝐒𝐢𝐬𝐭𝐞𝐫 ༒︎ ℝ𝕖𝕚𝕟𝕖𝕣 𝔹𝕣𝕒𝕦𝕟༒︎
FanfictionOn dört yaşındaki bir lise öğrencisi, markete giderken yaşadığı kaza sonucu hayatını kaybeder ve fanı olduğu anime olan Attack On Titan dünyasına reenkarne olur. Hemde animenin başrolü olan Eren'in ablası olarak! ...