♾ 42. Bölüm "Lâl-ı Şok II. Kısım "

4.3K 325 84
                                    

II. Kısım. Keyifli okumalar


"Sen mi şimdi mi Hazar'a mı söz mü verdin mi ?" Yüzünü şekilden şekile koyup güldürmeye mi çalışıyordu emin değilim ama komik olmadığı su götürmez bir gerçekti. 

"Değişik değişik konuşup tepemin tasını attırma Sema! Kaç defa daha soracaksın?"

Bir gözünü kısıp diğerini olabildiğince irileştirdi. Zaten çekik gözleri vardı, büyümüyordu ki böyle yapınca.

"Sen söz verdin yani ona?"

Galiba evet.

"Geliyor musun, gelmiyor musun Sema? İstersen Zümrüt'le gidebilirim. Aa, evet evet. Bence onunla gitmeliyim."

Ciddi değildim, telefonumu açıp rehbere girdim. Zümrüt'ün ismini arıyormuş gibi yapmaya gerek kalmadan elimdeki telefon ellerimin arasından çekildi. Başımı hafif kaldırıp gözlerimin üstünden Sema'ya sinirli görünümlü Ilgaz profilini çizdim.

Sema, diğer arkadaşlarımdan beni hep sakınırdı. Bu, arkadaşlar arası kıskançlık olarak görülebilirdi ama Sema'nın kıskançlığı had safhadaydı. Kardeşler birbirini kıskanırdı. Ama Sema, beni başkalarından kıskanırdı. Sema buydu, değişikti.

Ama güzeldi.

Hazar'la mesajlaştıktan ertesi gün,  hazırlanıp Sema'nın evine gelmiştim. Açıklama yapmadan Hazar'a söz verdiğimi ve yemeğe gideceğimizi söylemiştim. Bu kadar. Üsteleyecekti ama neden söz verdiğimi sorsa verebileceğim cevabım yoktu.

Sema da hazır olunca arabaya atlayıp direksiyona usulca dokundum.

👀

"Vay be Ilgaz! Hazar'dan hızlı davranacağını tahmin etmemiştim. Yani sen, narkozlu narkozlu yemek için söz vermişsin ha?. Vay be! Vay be!"

Sema'nın tekarlardığı şeylere kulaklarımı tıkayıp arabadan indim. Gökyüzü, sonbaharın haberciliğini kara bulutları göstererek belli ederken, dizlerimde hissettiğim hafif ağrı, canlı kalmamı sağlıyordu. Yanımda yürümeye başlayan Sema'ya, "Yağmur yağacak." dedim. Bana dönüp sesini kalınlaştırarak,

"Tahmini ne zaman yağacak peki Meteoroloji Uzmanı Yüce Dağ Hanımefendi?"

Alayla gülümsedim. Düşünmüş gibi dudaklarımı büzüp cevap verdim. "Maalesef leylek değilim meraklı Melahat Hanım. Rüzgar ne yöne esecek emin de değilim. Aa, bak!" deyip işaret parmağımı gökyüzüne doğrulttum.

"Leylek geçti sanırım şu yöne doğru. Daha sıcak yerlere göçüyor demek ki."

"Ne boş boş konuşuyorsun Ilgaz? Fizik yapıp durma bana!" derken siniri sesine bulaşmıştı.

"Bu biyolojiydi ama neyse Semo'ş..."

"Bana laga luga yapma Ilgaz, eğitim sistemindeki tüm saçma dersler bats-" Devamını getiremeden sesin geldiği yöne döndük.

"Hanımlar!"

Yekta seslenmişti ama nedense gözüm, Yekta'nın arkasından bize doğru yürüyen Hazar'a takıldı. Kolu...

Kaşları çatık, elindeki araba anahtarıyla büyük bir savaş içindeydi. Demek ki kazadan hasarsız çıkan yokmuş. Kolundaki alçı, buradan bile belli oluyordu. İncinmemiş, kırılmıştı demek ki. Peki, ben bunu neden yeni öğreniyorum? Hayır yani, nasılsın diye sorduğumda mesajlarda konu, hep başımdan aldığım darbeden olmuştu. Kendi durumundan hiç bahsetmemişti.

AldatılıyoruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin