20. Bölüm- Cehenneme hoş geldiniz

275 25 67
                                    

Helloooo❤️ süpriz yaparak geldim. Herkesin yeni yılını kutlar, sağlık, huzur ve mutluluk dilerim❤️ 2023 sizin yılınız olsun❤️

Bu bölüm sezon finalinden önceki bölüm. Tam 10.367 kelime. Umarım beğenirsiniz.

Bölümümüz SUSIAA01 gidiyor. Keyifli okumalar ❤️

Geçmiş, 2003 yılı, Ağrı

"Yarın evleneceksin!" dedi yaşlı adam kızına. Yaşının ilerlemesine rağmen oldukça diri olan bünyesi küçük kızı korkutuyordu. Evlilik fikri Sevda'ya hiç olmadığı kadar yabancıydı. Okula gidiyordu, 18 yaşından küçüklerin evlenmeyeceğinin de bilincindeydi. Fakat babası bu bilince sahip değildi.

"Yapma, baba! N'olur" diyerek babasının ayaklarına sarıldı. Belki ona acır da vazgeçer diye düşündü ama nafileydi. Osman ayağıyla küçük kızı itmiş, Sevda'nın dengesini kaybetmesine neden olmuştu.

"Yaşın oldu 11, adet de görüyorsun. Doğurursun işte" diyerek küçük kızın gözlerine baktı. Ağlamaktan beyazdan kırmızıya dönen gözleri irice açılırken, yine karşı çıktı babasına.

"İstemiyorum..." dedi titrek sesiyle. Nefesini dizginlemek için derin bir nefes çekti içine. Titriyordu, korkudan ne yapacağını bilmiyordu. Evlilik neydi, onu da bilmiyordu. Evlerine gelen kocaman adamlardan birisinin karısı olmak fikri çok korkunçtu. Evlilik Sevda'nın gözünde yemek, ütü yapmak, ev işleri yapmak ve kocanla uyumaktan ibaretti. Cinsellik hakkında en ufak bilgisi olmayan küçük kız, kendi zihnindeki evlilikten bile korkuyordu.

"Okuyacağım ben" diye çıkışarak kalktı ayağa. Pes etmek istemiyordu. Okumak istiyordu. Belki doktor olurdu, ya da fotoğrafçı? İstekleri bu yöndeydi fakat babası için bu geçerli değildi.

"Okuyup da ne yapacaksın? Orospu mu olacaksın?" diye sorarak bağırdı kızına. Yüzünü buruşturdu. Orospu olmak ile okumak arasındaki bağı anlamıyordu. Her okuyan öyle mi oluyordu? Sevda hiç okuyan, kültürlü insan görmemişti ki köyde. Ama televizyonlarda konuşan profesörler öyle değildi. Babasının haksız olduğuna kanaat getirdi.

"Anneme yaptıklarının hepsini anlatacağım!" diyerek kendince tehdit etti babasını. Bir faydası olmayacağını kendisi de biliyordu. Söylemişti annesine, fakat bir işe yaramamıştı.

"Anlatmadın mı zaten? Ne yaptı? Hiçbir şey!" diyerek Sevda'nın düşüncelerini tasdikledi babası. Halasına, annesine anlatmıştı. Ablası da şahitti. Kimse sesini çıkarmıyordu. Suç bende miydi diye düşündü Sevda. Herkes susuyor ise, belki de doğrusu buydu.

"Baban o. Ben bir şey yapamam." demişti annesi. Babasına karşı herkes çok itaatkardı. Ablası Feride de, bir şey yapmayacağını söylemişti. Sevda yanlızdı. Kalabalık kadar yanlızdı.

"Kimse bir şey yapamaz..." dedi babası haklı olarak. Tiksinir gibi baktı kıza. "Senin kaderin bu."

Kader.

Tanrı tarafından mı yazılıyordu? Yoksa insan kendi kaderini mi çiziyordu? Sevda kaderini çizecek yaşta değildi ama eğer tanrı bunu yapıyordusa, Sevda'nın tanrıyla çok büyük bir hesaplaşması olacaktı.

🧩

"Hadi, imza sırası sende."

Çınar'a baktım. İmzalamayıp gitsem nasıl olurdu? Tüm planı berbat ederdim. Bu benim son şansımdı ve hata yapma lüksüm yoktu. Imza attım. Artık onun karısıydım. Öyle ya da böyle, evlenmiştik.

"Gelini öpebilirsiniz" dedi nikah memuru. Çınar, bana yüzünü döndüğünde sadece yanağımı öptürdüm.

"Yeterli. Eve gidelim artık" dedim soğuk bir sesle. Nikah salonundan çıktığımız gibi karşımızda Sarp'ı gördük.

EtiketHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin