19. Bölüm- intikam töreni

341 26 48
                                    

Selam❤️ umarım herkes çok iyidir. Yeni eğitim yılınızı kutlar, hepinize başarılar dilerim ❤️

Çok uzun bir aradan ve yoğun tempodan sonra buluşmak çok güzel bir hiss❤️ herkesi çok çok özlemişim! Bölüm sonunda minik bir duyurumuz var🥳

Sizi fazla bekletmeden bölüme alıyorum.

Keyifli okumalar❤️

Bölümümüz mandoriad gidiyor❤️

Sevda Karaoğlu

Hani bazı anlar olur ya. Sorgulamaya kapalıdır, böyle olması gerekir. Evlenmek... Hem de Çınar ile. Zihnim idrak edemiyordu. Evlenirsem nasıl bir hayatım olurdu? Mutsuz, suçlu, huzursuz... Bana yaptıklarını şimdiye kadar halı altına süpürmüştüm. İlk kez birlikte olduğmuzda bana dokunuşu, karnındaki bebekleri öldürmem için yaptığı baskılar, kaçmaya çalıştığımda, kendince verdiği cezalar... Bazen soruyordular bana, neden kaçmıyorsun diye. Kaçmaya çalıştım diyemiyorum, kaçmaya çalıştım ve beni yakaladıklarında oğlumu alıkoydular diyemiyorum. Kerem... Buz gibi yerde üç gün geçirmişti. Ben ise onu eli kolu bağlı izlemiştim. Ağlayarak anne diyişleri hâlâ kulağımda. Üstüne dayak bile yemiştim, şu an gözlerimin zayıf görmesi de bu yüzdendi.

"Eğer kaçarsan, aklından bile geçirirsen, Kerem ölür. Çok ciddiyim. İki böbreğini de söker alırım ve oğlunu bir çöplükte bulursun"

Kemal denilen kansız herifin bu lafları beynime kazanmıştı. O günden sonra Kerem 13 yaşına kadar, tam 5 yıl izlenmişti. Sonunda pes etmiştim, çünkü Kerem'e her şeyi anlatmıştım.

Şimdi yine kaçmak istiyordum. Bu sefer Sarp vardı, bana yardım edecek en güçlü kişi oydu. Kaçarsam Kerem, ben, Narin ve Can olmak üzere herkes kurtulacaktı.

Bir plan yapmalıydım. Bir intikam planı. Burdan gittiğimde, arkamda beni takip edemeyecek kadar yıkık birini bırakacaktım.

"Ne diyorsun sen?" dedim Çınar'ı tersleyerek. Sanki terslememişim de normal bir soru sormuşum gibiydi.

"Karım ol işte" dedi. Her şey onun için çok normaldi. Benim için ise anormal. Evlilik başlı başına kabus iken, bu kabusu daha da korkunçlaştırmak istemiyordum. "Böylece bu işi de yapmazsın, özgür olursun. Çocuk doğar, babasız da kalmaz."

Ben, kötü bir baba ne demek, iyi biliyordum. Çınar iyi bir baba olur muydu? Bunu birkaç ay önce sorgulasam evet derdim ama şu an... Her şey hiç olmadığı kadar netti.

"Daha birkaç dakika önce çocuğun senin olup olmadığını sorguluyordun?" diye sordum iğneleri ona saplarken. Beklemiyordu bu lafımı, nitekim tutuklaşmış cevap vermek için düşünmeye başlamıştı.

Çınar beni öyle bir kandırmıştı ki! Belki mecburdu, evet, belki o da bir kurbandı ama suçsuz değildi. Kurban gibi davranan bir suçluydu. Ekrem'in evinde Çınar'a ait bulduğum her şey, gözümün önündeki sis perdesini kaldırmıştı.

"Sana inanıyorum" dedi dan diye. Geçmişi sisli havasını dağıtan bu cümlesi vakti geçmiş bir ilaç gibiydi, zehirlemiyordu ama etkisi de yoktu.

Yanından geçip gittim. Giderken de yüzüne bile bakmadan, "Cevabım hayır" demiştim. Bana inanmaması bir kenara, evliliği sırf beni elinden kaçırmamak için teklif ettiğine emindim.

"Neden?"

"İstemiyorum." Kanepeye oturdum. Oldukça eski ve rahatsızdı. Uykunun baskınlığı ise bu detaya takılmayacağım boyuttaydı. "Uykum var, uyuyacağım" dedim başımın üstünde dikilen Çınar'a. Sülük gibi yapışıyordu resmen.

EtiketHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin