Dört | Renkler ve Sen

2.1K 174 50
                                    


Dört | Renkler ve Sen

"Bunu yapacağını biliyordum ama bu kadar hızlı davranacağını beklemiyordum açıkçası..." elindeki odunları sırayla şömineye dizerken beni ciddiye almadığı belli olan sesiyle cümlesini tamamladı. Ben ise onun gözünün önünde oturduğum koltukta sağ bacağımı sallayarak onu izliyordum. Ortama sıkıntılı bir nefes bıraktığımda, Jungkook elindeki odunu da şömineye attıktan sonra birkaç saniye bana baktı ardından tekrar şömineye dönerek konuştu "Dolaptaki montu beğenmediysen yenisini alırız" onun neden böyle bir şey dediğini anlamaya çalışırken bir anda aklıma üzerimdeki siyah mont geldi. Hızla kafamı aşağı çevirip üzerime baktığımda, Jungkook'un montuyla beraber oturduğumu fark ederek göz kapaklarımı sonuna kadar araladım. Yarım saattir Jungkook'un önünde, ondan arakladığım montu ile oturuyordum!

Hızla iki elim fermuara gittiğinde ayağa kalkarak montu çıkarmaya çalıştım. Ardından bir kıkırtı duyarak duraksadım "Çok rahat geldiyse aynı markadan sipariş ederim."

İyi de ben dolabı kontrol etmemiştim. Nereden bileyim benim için oraya mont konulduğunu? Hızla fermuarı aşağı çekerek bir hışımla montu çıkarttığımda, Jungkook elindeki son odunuda şömineye atıp ayağa kalktı. Ardından yanıma yaklaşmaya başladı.

Bana doğru gelmesi üzerine birkaç adım gerilediğimde, bacağıma çarpan koltukla duraksamak zorunda kaldım. Elimdeki montu sıkıca tutmaya başladığımda, Jungkook aramızda santimler kalacak şekilde bana yaklaşıp yavaşça monta uzandı. Benden uzaklaşmadan montun bir cebine elini attığında korktuğumu belli etmek istemediğim irislerimle gözlerine baktım. O ise cebinden bir şey çıkararak kafasının hizasına getirdi "Çakmakta buradaymış."

Elimdeki montu alıp koltuğa bıraktıktan sonra geri çekilip tekrar şömineye yöneldiğinde neden korktuğumu düşünerek kendime içimden küfürler saydırdım. Tanrım, cidden saatler önce kontrol edip içinin boş olduğunu düşündüğüm montun ceplerinden çıkan çakmağa mı şaşırsaydım? Yoksa bana bu kadar yaklaşıp sadece montu alan Jungkook hakkında seri katil hikayeleri kurduğum beynime mi şaşırsaydım?

Tekrar koltuğa oturduktan sonra oflayarak etrafa göz gezdirdim. Geldiğimden beri evin sadece salonunu, banyosunu ve bir odasını biraz inceleyebilmiştim. Gördüğüm kadarıyla ilgilenebileceğim ne bir kitap, ne de bir film falan yoktu... Salondaki televizyon ise incelediğim kadarıyla internete girmiyordu. Cidden, buradan kaçana kadar kafayı sıyırabilirdim. Ne bir telefon, ne de ilgilenebileceğim hiçbir şey görememiştim.

Tekrar Jungkook'a göz gezdirdiğimde ise şömineyi yakmış olduğunu görerek gözlerimi kaçırdım. Sağ omzum hâlâ ağrıdığı için yeni bir kaçma eyleminde bulunmam birkaç günümü alabilirdi. Belki de o güne kadar buradan çoktan kurtulurdum ancak kolumun incindiğini bildiğimden ve birinin beni kurtarma ihtimalinin çok az olduğunu farkında olduğumdan dolayı en iyi seçenek bekleyip güzel bir plan yapmaktı...

Etrafa tekrar derin bir nefes verdiğimde ayağa kalkan Jungkook dikkatimi çekti. Onu izlemeye başladığımda ise beni görmemezlikten gelerek merdivenlere yöneldi. Bana hiçbir şey söylemeden burada beklememi mi istiyordu? Tanrım, bu rahat tavırları başından beri en gıcık olduğum hareketlerinin başında geliyordu! Gözlerimi sinirle kaydırarak etrafa bakındım. Vakit geçirecek hiçbir şey yok gibiydi. Cidden, ne yapacaktım?

Birkaç dakika daha omzuma masaj yaptıktan sonra merdivenlerden duyduğum ayak sesleri ile kafamı oraya çevirdim. Jungkook elindeki beyaz kutuyla aşağı iniyordu. Sanırım, biraz gereksiz yere Jungkook'a küfür etmiş olabilirdim... Çünkü elindeki kutu ilk yardım kutusu gibi gözüküyordu ve bana doğru geliyordu.

Kafamı çevirerek ona bakmadığımı belli etmek istercesine şömineyi dikizlemeye başladım. Şömineyi izlerken yanıma oturan Jungkook'u hissetmemle birkaç saniye duraksasamda sağımdaki bedene döndüm. O ise elindeki kutuyu bacaklarının üzerine koyduktan sonra açıp bana döndü "Tişörtünü çıkar"

Comatose, liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin