Beş | Güzel Geçen Dakikalar"Günaydın..." Jennie ile beraber mutfağa adım attığımızda en baştaki sandalyede oturan Jungkook kulağındaki telefonu çekmeden mırıldandı. Jennie'de ona sıkkınca karşılık verdiğinde bende sakince cevapladım "Günaydın."
"Hallet bir şekilde. O görev senin ve ne yapacağın umurumda bile değil" Jungkook sakince telefon konuşmasına devam ederken Jennie'nin bana başıyla işaret ettiği sandalyeye yöneldim. O abisinin sağına otururken, ben soluna oturdum. Açıkçası buradaki yemekler üç kişiyi bırakın, bir orduyu bile günlerce doyurabilecek derecedeydi. Jennie konuştuğumuz ve benim anladığım kadarıyla yemek yapmakla katiyen ilgilenmiyordu. Bu yemekleri de Jungkook'un yapacağına inanmadığım için kesinlikle biri gelip, yapıp gitmişti.
Hiçbiri yemeğe başlamadığı için salakça onları süzmeye karar verdim. Sonuçta ilk yemeğe başlamak saygısızlıktı. Her ne kadar saçmalıklarla dolu anılarım olsa da arada normal bir insan gibi düşünebiliyordum. Onlar başlamadan da benim başlamam doğru olmazdı. Bu düşüncelerimi kesen şey Jungkook'un bir anda çıkan gür sesi olmuştu "Hoseok, eğer kendin halledebileceğini düşünmüyorsan git diğerlerinden yardım al! Lanet olası sadece küçük bir iş. İnsan yaralama bile yok içinde neyin kafasındasın?!" Jennie alışmışçasına sakinlikle yemekleri dikizlerken, ben biraz tırssamda belli etmemek adına sadece yutkunmakla yetindim. Kurduğu cümle pek masum gibi de gözükmüyordu açıkçası. Son cümlesinde "insan yaralama bile yok" demişti. Bir insanı yaralamayı küçük bir şey olarak mı görüyordu?
Peki... insan kaçıran biri için insan yaralama, belki de doğal bir şey olabilirdi.
Gözlerimi Jungkook'tan çekip sakince Jennie'ye kaydırdım. O da bana bakıyordu. Birkaç saniye öylece bakıştığımızda derin bir nefes vererek abisine döndü. Birkaç saniye ona göz gezdirdi. Sanki analiz yapıyormuşçasına abisini inceledikten sonraysa tekrar bana dönerek kafasını olumlu anlamda salladı ve fısıldadı "Biz yemeğe başlayalım." Eline çubukları aldığında, bende onu tekrar ederek çubuklara uzandım. Tam ne alacağıma bakmak için masaya göz gezdireceğim sırada tekrar mutfakta yankılanan gür ses ile Jungkook odağım olmayı başardı...
"Bu akşam ringe gitmeyi unutma. Chae çıkacak... göz kulak ol!" Cümlesinden sonra Jennie hayretle ayağa kalkarken bu tepkisine karşın içimdeki merak duygusu açığa çıkmaya başladı. Konuşmada geçen olaylar, küçük denilen işler, ringler... beklemediğim derecede dikkatimi çekmeye başlamıştı.
"Nasıl bana haber vermezsiniz?!" Jennie hayretle bağırdığında, Jungkook'un gözleri birkaç saniyeliğine Jennie'ye kaysada ona çok bakmadan bana dönmüştü. Bana dönmesiyle elimdeki çubuklar masayla buluşurken ne yapacağımı şaşırmış derecede iki yüze bakakalmıştım. Tanrım... ne zor bir andı bu böyle? Bilmediğim bir konu üzerinde yanımda tartışılırken benim tek amacım yemek yemekti...
"Seni birazdan arayacağım." Jungkook aramayı hızla sonlandırırken telefonunu masaya kırılacak derecede hızla çarparak bıraktı. Ardından gözlerini benim üzerimden çekerek tekrar Jennie'ye dönmesiyle rahat bir nefes verip onları izlemeye başladım. "Söylemeyi unuttum." Jungkook kasılan çenesine karşın rahat sesiyle beni ikileme uğratırken, Jennie sesini biraz daha yükselterek yani neredeyse bağırarak arkasındaki sandalyeyinin tek bacağı sayesinde yere düşmesini sağladı "Lanet olası! O ringe gitmesine engel olacağına söz vermiştin! Orada dövüşürken hayati tehlikesi bile var! Onun için şu an ben buradayken sen nası-" Jungkook hiddetle ayağa kalkarken yere düşen bir bıçağın keskin sesiyle bedenim sıçradı. Ardından tekrar o gür ses mutfakta duyuldu "KAPA ÇENENİ!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Comatose, liskook
FanfictionLalisa, Jeon Jungkook tarafından alıkonulur. comatose, by kimflaess liskook 27.11.21 14.05.22