On Dört | Rakamların Anlamı"Hoşçakalın Jeon ailesi!" Jisoo'nun neşeli sesinin ardından Jennie'de el sallayarak onu cevapladı "En kısa sürede tekrar görüşelim."
"Pazartesiye kadar hoşçakalın Bay Jeon..." sırıtarak karşımdaki bedene doğru kurduğum cümlenin ardından o da kıkırdayarak beni cevapladı "Hoşçakalın Bayan Lisa..."
Herkesle vedalaştıktan sonra Jungkook arabanın sürücü koltuğuna oturdu ve Jennie'de yanındaki yolcu koltuğuna oturdu. Ardından içeriden bize tekrar el salladılar. Ben de onlara el sallarken hareket etmeye başlayan arabanın ardından gözüm plakaya takıldı. Sıradan bir sayı vardı plakanın sonunda. Ancak onlar gidene kadar gözümü ayıramadım o numaradan. Gözümün takıldığı numara 88'di...
Ufak bir baş dönmesi hissettim ve başımı sallayarak hızla etrafıma bakınıp birkaç derin nefes aldım. Bu akşam fazla şarap içmiş olmalıydım. Hemen başımın dönmesini unutmaya çalışarak yanımdaki ikiliye döndüm.
Şu an Chaeyoung, Jisoo ve ben kalmıştık. Mutlu bir şekilde onlara dönerek konuştum "Jisoo, mahalleye kadar seninle geleyim mi?"
"Hayır ya kaç kere daha söyleyeceğim?!" Bıkkınlıkla dolu ses tınısının ardından araya Chaeyoung girdi "Ben bırakabilirim isterseniz?" Nazik ve resmi konuşmasından sonra Jisoo başını eğerek tebessüm etti ve yeniden kafasını kaldırıp ablama baktı "Teşekkür ederim. Ben buradan bir taksiye binip gideceğim, lütfen siz de güvenle evinize gidin."
Çok değişiklerdi.
"Ah, işte taksi de geldi!" Jisoo'nun heyecanlı sesinin ardından yola bakındım. Bir taksi geliyordu. Hızla onu durdurdu ve arabaya binmeden önce bana sarılıp, Chaeyoung ile selamlaştı. Ardından o da el sallayarak taksiye binip gitti.
Bugün çok güzel geçmişti. Jisoo beklediğimden daha fazla kaynaşmıştı ablam, Jennie ve patronum ile. Jennie ile resmi konuşmayı geçip, arkadaşça bile konuşmaya başlamıştı. Bir sürü anımızı anlatmıştı onlara. Çoğunda hepsi gülmüştü. Zaten kötü anılarımızı açarak akşamı bozmamıştık.
"Araba otoparkta. Hadi gidelim!" Chaeyoung, bir kolunu omzuma atarak sıkıca sarıldığında, kıkırdayarak bir elimi beline sardım. Ardından sohbet ederek otoparka ilerlemeye başladık.
"Jisoo, kaç yaşında?"
"Benim arkadaşım olan mı?"
"Başka Jisoo diye birini tanımıyorum?"
"Neden sordun ki?"
"Bir şey yok canım kardeşim. Boşver..."
Dudağımın sağ tarafını kıvırarak bana sarılı bir şekilde otoparka yürüyen bedenin asla bana doğru çevirmediği yüzüne bakındım. Ardından yan profiline doğru göz kırparak onu cevapladım "27 Yaşında."
"Hmm, anladım. Söylemene gerek yoktu aslında zorlamadım ki."
"Tamam tamam. Ben kendi isteğimle söyledim."
****
Arabada ilerliyorduk. Neredeyse gece yarısı olduğundan ikimizde de yorgunluk sessizliği vardı. Ben de bugün restoranda olanları düşünerek eve gitmeyi bekliyordum.
Bu sırada aklıma Jennie'nin instagramı geldi. Hızla telefonumu kucağımdan alarak ekranını açtım ve şifreyi girdim. Jennie, illa ki abisini takip ediyordur... Onu inceledikten sonra Bay Jeon'a da bakmayı ihmal etmeyecektim.
İnstagrama girerek ilk olarak Jennie'nin isteğini kabul ettim ve herkese açık olan hesabına girip aynı şekilde onu takip ettim. Ardından göz atmak amacıyla profilinde ki gönderilerde gezinmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Comatose, liskook
FanfictionLalisa, Jeon Jungkook tarafından alıkonulur. comatose, by kimflaess liskook 27.11.21 14.05.22