Dokuz | Adımı Fısılda

1.7K 154 34
                                    



Dokuz | Adımı Fısılda

"Abime yandaşlık yapmayı bırakmalısın. İyi bir ikili olabiliriz."

Jennie ön yolcu koltuğunda yanındaki yeni tanıştığım adama karşı konuştuğunda, yirmilerinin sonunda gibi gözüken ve adı Hoseok olan adam onu cevapladı "Bunu abine sormalıyım." Gülmeme engel olamayarak aynı zamanda gözlerimi arabanın penceresinden dışarıya kaçırdığımda Jennie tekrar konuştu "Hey, Hoseok! Sizin yüzünüzden ben bile erkek arkadaşlarımdan tırsmaya başladım!"

"Abinin tehlikeli işleri arasında herhangi bir kız ya da erkek arkadaşında kalmaya gittiğini düşün. Bize zarar vermek isteyen her insan ilk olarak seni kullanacaktır." Başımla bu mantıklı cümleyi onayladım. Kız ya da erkek farketmeksizin eğer Jungkook gibi bir abiniz varsa kesinlikle başınızın belaya girme oranı yüzde bir milyon artıyordu. Hemde Jennie gibi dik başlı biri de Jungkook'un kardeşiyse kesinlikle başına bela açması muhtemeldi.

"Ama bak şimdi, tamam da... Ya anlasana Hoseok işte şey ya!" Jennie birkaç kelimeyi bir araya getirip cümle oluşturamadan konuştuğunda Hoseok kıkırdayarak araya girdi "Jeon Jennie... eğer sevgili yapmayı falan düşünüyorsan şu birkaç hafta yerinde durmanı öneririm. Abinin bu aralar pek işi yok ve tamamen gözleri sizin üzerinizde. Yeni bir iş aldığında seni rahat bırakacağına eminim. Biraz sabret." Jennie derin bir iç çekerek durgun sesiyle Hoseok'u cevapladı "İyi de ben reşit bir bireyim." Cümlesinin ardından Hoseok konuşacağı sırada benden beklenilmeyeceği bir hızla araya girdim "Abinin seni hala lise bir boyutunda bir öğrenci olarak gördüğünü düşünüyorum."

Jennie'yi, Jungkook'a karşı dürtüklemek hoşuma gidiyordu.

"Hangi lise öğrencisi ringlere gidiyor?!" Jennie bir hışımla arkasını döndüğünde ellerimi iki yana açarak bilmediğimi gösterip dudaklarımı araladım "Abinin düşüncesizliği"

"Lisa... Jennie'yi Jungkook'a karşı doldurma da Jennie'nin kendi arkadaşlarını geçeceksin sanırım!" Hoseok'un kahkaha atarak söylediği şeye karşı kıkırdadım ve sinirle bize bakan Jennie'ye karşı tekrar konuştum "Şaka yapıyordum Jennie!" Ardından ekledim "Ama bu abinin düşüncesiz olduğu gerçeğini değiştirmiyor"

"Ah, Tanrım... Tek isteğim evden kaçıp abimden gizli bir iş çevirmenin heyecanını yaşamaktı!" Başını kollarının arasına alarak düşünmeye başladığında Hoseok'un araya girmesiyle Jennie, hızla girdiği konumdan geri çıktı "Abine iletilmek üzere göndereceğim bir mesaj hazırlamamı istiyorsun sanırım?"

"Birkaç hafta içinde eski düzenimize geri döndüğümüzde evden kaçıp sana dil çıkaran bir fotoğraf atacağım Hoseok!" Jennie cümlesinden sonra tekrar önüne döndüğünde Hoseok bu tavrına karşı sadece gülmekle yetinmişti. Bense kafamı tekrar cama çevirmiştim.

Yaklaşık yarım saattir yoldaydık. Boş bir otoyoldan gidiyorduk. Sokak lambalarının çoğunun bozuk olduğu ve tüm yolu bizim içinde olduğumuz arabanın farlarının aydınlattığı karanlık bir yoldan. Birkaç yıldız dünyadaki o kadar ışık kirliliğine inat hala gökyüzünde parlamaya devam ediyordu. Gülümseyerek küçükken odamda yaptığım gibi yıldızlara göz gezdirdim. Her şeyi unutup birkaç saniye dünyadan arınmamı sağlayan yıldızları saymaya başladım.

Yıldızlara sevdiğim insanların adını verirdim. Hep orada olduklarını hissetmek küçüklüğümden beri yapabildiğim en güzel şeylerden biriydi. Hiçbir zaman ailemin adlarını koyamamıştım o yıldızlara. Eskiye bakıp düşündüğümde, zaten onlara karşı hiç özlem duymadığımı fark ettim. Dakika başı gözetim altında tutulan, henüz anaokuluna gitmeden dil okullarına başlatılan biriydim. Onları sevmem için zaman bile tanımamışlardı bana. Ailecek yaptığımız tek aktivite akşam yemekleri olurdu hep. Bu yüzden küçükken gördüğüm yıldızların hiçbirinde onlara yer vermedim. Çünkü özlem duymamı gerektirecek kadar benimle anıları yoktu. Ya da küçüklüğümde aramızda herhangi bir mesafe de olmamıştı.

Comatose, liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin