Yirmi | Gözyaşları
Parmak uçlarıma değen sıcaklık, alnımda hissettiğim birkaç sıcak nefes ve sanki kulaklarımı bir kalbin üzerinde tutuyormuşum gibi yakından gelen ritmik kalp atış sesleri...
Rahat bir yerde gibiyim.
Ancak, bacaklarım üşüyor.
Kulaklarıma çarpan kalp atışları, göz kapaklarımı aralamam için bana sinyal gönderiyor...
Belimi pike gibi sıcak bir şey sarmış, orayı sıcacık yapıyor.
Yanan ve acıyan dudaklarım ise onları ıslatmam için dilimi devreye sokmamı isteyip, beynime sinyal gönderiyorlar.
Göz kapaklarım birbirine yapıştığından gözlerimi açamazken, bir yataktan ziyade daha rahat ve sıcak olan, üzerinde yattığım bu şey, beni uykuya tekrar davet ediyor...
Tam ona uyup, uyuyacağım sırada belimi saran pike misali sıcak olan şey daha da sıkı sarıyor bel boşluğumu, sakince okşuyor.
Ne, bir dakika.
Belimi mi okşuyor?
Saniyelerdir açılmayan göz kapaklarımı anında araladım. Ancak göz bebeklerime hücum eden aydınlık ile gerisin geriye tekrar kapadım.
Kulağımda hissettiğim kalp atış sesleri devam ederken, bu sefer daha temkinli bir şekilde gözlerimi araladım ve başımı kaldırmadan, tam göz hizamda olan yere baktım. Pekala, bir arabadayım. Ayrıca şu an camdan gördüğüme göre bir ormandayım.
Ağaçların arasından sızarak yüzüme ve çıplak vücuduma hücum eden güneş ışınlarını sol elimle engellemeye çalışırken, gözümün çarptığı bedenime tekrar baktım. Çıplak mıydım?
Evet, çıplaktım!
Üzerime baktıktan sonra hızla beynime hücum eden, dün geceki o müstehcen anlar sıkı sıkıya gözlerimi kapatmamı sağladı.
Jungkook'un üzerindeydim.
Dün gece bu konumda pek normal şeyler yaşanmamıştı...
Beynimde dolaşmaya başlayan görüntüler ile yanaklarımın ufaktan kızardığını hissetsem dahi ufakça gülümsemeden edemedim.
Hatta ben uyuduktan sonra arabayı, dün gece arkamızda kalan ormana çeken ve kimsenin bizi görmemesini sağlayan adama bir kez daha aşık olduğumu hissettim.
Düzenli nefeslerini saçlarıma doğru verip, ufakça birkaç tutam saçımı titreten adamın uykuda olduğunu bilerek yavaşça hareket etmeye başladım. Sakince kafamı kaldırarak, göz kapakları kapalı, başı koltuğun başlığına dayalı, uyusa bile yine de sağ eliyle bel boşluğumu sakince okşamaya devam eden adama baktım. Çok güzeldi. Tanrı şahit, uyumasına bile aşık olduğumu biliyordum artık. O her şeyiyle çok güzeldi.
Hafifçe kıkırdayarak boştaki sağ elimi yüzüne doğru uzattım. Alnına düşen birkaç saç tutamını sakince kulaklarının arkasına doğru iterken, diğer elimi kalbinin attığı yere, sol göğsünün üzerine doğru koydum. Anlatamayacağım bir görüntüydü bu. Kelimeler yetmezdi, onu anabileceğim bir terim üretilmemişti henüz bu dünyada. Üretilemeyeceğine de adım gibi eminim.
Dudaklarımı kıvırarak gülümserken, uykumun verdiği mayhoşluka başımı tekrardan göğsüne yatırdım. Ardından bir çocuk gibi ellerimi boynuna sararken, başımı biraz daha yukarı çıkartarak köprücük kemiklerine hafif öpücükler kondurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Comatose, liskook
FanfictionLalisa, Jeon Jungkook tarafından alıkonulur. comatose, by kimflaess liskook 27.11.21 14.05.22