4.Bölüm

3.2K 214 55
                                    


❄️Oy vermeyi unutmazsanız sevinirim.

Medya Giray.



Elimde sıkıca tuttuğum valizimle boş yolda yavaş adımlarla yürümeye başlamıştım.Diğer elimse kol çantamdaydı.Ana yola çıkmamla kalabalık bir cadde karşılamıştı beni.Derin bir nefes vererek önce etrafa baktım ardından yürümeye başladım.İlk olarak düşük ücretli , temiz bir pansiyon bulacaktım.Yarın sabahta yapacağım ilk şey iş ilanlarına bakmak olurdur.Yaklaşık iki saatin ardından bulunduğum cadde üzerinde gördüğüm oteller yüksek ücretli olacağı için girmemiştim.Uzun zamandır dört duvar arasında kapalı kaldığım için yürümek iyi gelmişti.Ekim ayında olmamız nedeniyle hava biraz serindi ancak benim için iyiydi.Cezaevine girdikten sonra sıcak havaları sevmez olmuştum.Bana Mardin'i ve köyümüzü hatırlatıyordu.

Yorulduğumu fark ederek az ileride gördüğüm parka doğru yürümeye başladım.Etrafı ağaçlarla kaplı yaklaşık 8-9 tane bankın olduğu ufak ama sevimli bir parktı.Valizimi ardımdan sürüyerek boş banklardan bir tanesine oturup etrafıma bakındım.Simitçiyi görmemle o yöne doğru giderek bir simit ve vişne suyu alıp yerime geri oturdum.Aldıklarımı yerken boş gözlerle etrafıma bakıyordum.Hiç bilmediğim bir şehirde yalnızdım...Başıma bir iş gelse yardım isteyebileceğim tek yakınım yoktu.Az ileride köpeğini gezdiren bir kadın görmemle "Afedersiniz, saat kaç acaba?" Diye sordum.

Telefonunu çıkarıp baktıktan sonra "13.35." Demesiyle teşekkür ettim.Demek ki iki saatten fazla yürümüştüm.Simitimin kalan yarısını poşete koyarak çantamın içine koydum ve valizimide çekerek tekrar yürümeye başladım.Ara sokaklara girersem eğer daha uyguna pansiyon bulabileceğimi düşünerek adımlarımı o tarafa yönlendirdim.

Ne kadar geçmişti bilmiyordum ama artık ayak tabanımın ağrıdığını hissediyordum.Güvenilir bulup girdiğim bir kaç pansiyonun gecelik fiyatı oldukça yüksekti.Diğer ikisi ise fiyatı uygundu ama bana pek güvenli bir yer gibi gelmemişti.Pansiyonun sahibi adam , tek olup olmadığımı sormuştu ve eğer öyleysem ücretsiz kalabileceğimi söylemişti ancak bunları yardımsever bir amaçla söylediğini tabii ki düşünmemiştim.Biten boş su şişemi çöpe atarak gördüğüm bakkala girdim ve yeni bir su aldım.Ücretini ödeyip çıktıktan sonra yolun başında gördüğüm çay bahçesine giderek oturdum.Görevlinin yanıma geldiğini gördüğümde tebessüm ederek "Ben bir çay alabilir miyim?"

"Tabii abla."

Geri dönüp gidecekken "Birde saat kaç acaba?"

Kolundaki saate baktığında "17.50 abla." Diyerek uzaklaştı.Yorulmam çok normaldi , fazla yürümüştüm.Arada gördüğüm parklarda on beş , yirmi dakika oturup dinlenmiş olsamda yeterli gelmemişti.Görevli çocuk elindeki çay bardağıyla hızla gelerek masaya koydu ve afiyet olsun diyerek uzaklaştı.Yarım simitimi çıkarıp yerken bir yandan çayımı yudumluyordum.

Havaya baktığımda kararmak üzere olduğunu anlayınca bir an önce kalacağım bir yer bulmam gerek diye düşünerek ayağa kalkıp kasaya doğru ilerledim.Kasada oturan yaşlı , ak sakallı amcayı görmemle ücretini verirken "Eleman arıyor musunuz?" Diye sordum.

Kasadan para üstünü verirken "Yok kızım şu an ihtiyacımız yok.Ama sen şu deftere numaranı yaz.Buraya giren elemanlar çabuk çıkar genelde öğrenci olurlar.İhtiyacımız olursa eğer seni ararız."

"Çok iyi olur.Ben burada ne iş olursa yaparım." Derken deftere numaramı yazdım.

Gözlüklerinin üzerinden bana bakıp "Tamam kızım ismini de yaz.Eleman için yaz birde kenarına ki unutmayayım."

"Tabii." Diyerek ismimin yanına elaman için aranacak diye not düştüm.Para üzerini aldıktan sonra teşekkür ederek çıkmıştım.Hava kararmaya başlaması nedeniyle hızlı adımlarla ilerlemeye başladım.En kötü fiyatı biraz yüksek olan pansiyonda bu gecelik kalır , yarın sabah tekrar başka bir yere bakarım diye düşünüyordum.

AlacaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin