16.Bölüm

1.2K 133 21
                                    




Radyoda çalan hafif müzik eşliğinde dışarıyı seyrederken aslında bir yandan kendimi oldukça gergin hissediyordum.Doğduğum,büyüdüğüm topraklara gidiyorduk.Bir daha asla adım atamam dediğim yere Giray'la birlikte gidiyordum.

Aslında merak ettiğim çok şey vardı.Evimiz ne durumdaydı mesela?Annemin o çok sevdiği çiçekleri de kurumuş muydu?

Derin bir nefes alıp dudaklarımı gergin bir şekilde hafifçe ısırmaya başladım.Aslında tek istediğim şey annemle , kardeşimin mezarına gidebilmekti.Senelerce içten içe kendimi çok suçlu hissettim.Mezarlarına gidip ruhlarına bir dua okuyup gönderemediğim için.

Yola dikkatini vermiş Giray'a çevirmemle başımı bakışları beni buldu.

"İki saate varıcaz...Çok az kaldı."Hafif tebessüm ederek başımla söylediği şeyi onayladım ve tekrar dışarıya bakmaya başladım.

Giray'ın köye gelmeyi bana teklif etmesinin üzerinden bir hafta geçmişti.Ve izninin bitimine yakın 4 günü Mardin'de geçirmeye karar verip yola çıkmıştık.Ben sadece bir gece kalmayı istesem de o ne olur ne olmaz belki fikrimi değiştirir biraz daha vakit geçirmek isterim diye 4 gün demişti.Köyde bir veya iki gece kaldıktan sonra Mardin merkeze geçip biraz gezeriz diye de düşünmüştü.

Niyetinin gezmek değil  küs, kırgın hatta belki kızgın olduğum bu şehirle olan anılarıma az da olsa yenilerini eklemekti amacı bunu hissediyordum.Bu aslında benim için çok zordu , imkansıza yakın da diyebiliriz aslında.Fakat hevesini kırmak istemiyordum.Benim için çabalıyordu.Tekrar eskisi gibi gözlerimin içinin güleceğine olan inancı tam iken onu nasıl kırabilirdim ki.

Havaların iyice soğumasıyla arabanın içerisinde etkisini gösteren klima sıcak havayı yayarken iyice mayıştığımı hissediyordum.Yol boyunca ara ara dalmıştım ancak derin uyku değildi hiç biri.Kendimi oldukça yorgun ve güçsüz hissediyordum.Sanki başımı yastığa koysam günlerce uyuyabilecekmiş gibiydim.Belki de hayatımın en kötü gününü yaşadığım doğduğum eve gitmeninde bunda etkisi vardı.Sıkıntıyla kafamı cama yaslayıp gözlerimi yavaşça kapattım.

"Alaca...Alaca geldik , hadi uyan."

Kolumda hissettiğim sıcaklıkla gözlerimi hızla açtığımda Giray'ın bakışlarını görmem bir oldu.Hafifçe tutmuş olduğu kolumu bırakıp "Korkutmadım değil mi? Fazla derin uyuyordun ama..." başını yola doğru çevirip kısa bir bakış atıp tekrar bana dönmesiyle "Köyün girişindeyiz...Bundan sonrası malum sende."

Bakışlarım dışarıyı bulunca dediği gibi köyün girişinde olduğumuzu gördüm.Hızla başımı sallayıp oturduğum koltukta dikleşerek "Evet...Sadece gözümü kapatmıştım aslında ama derin uykuya dalmışım kusura bakma."  Son sözlerimi mahcubiyetle biraz daha kısık söylemiştim.

Buraya gelmek gibi bir zorunluluğu yokken benim için gelmek istemişti.Yaklaşık 7 saattir araba sürüyordu ve tabi dinlenme gibi bir durumu olmaması nedeniyle uykuya daldığım için kendimi mahcup hissetmiştim.

Söylediğim şeyle  yüzünde içten bir gülümseme oluştu ve "Ne kusuru kızım.Yol yormuştur uyuyacaksın tabi hatta keşke beni dinleyip arka koltuğa geçseydin uzanırdın."Evet yola çıktıktan yaklaşık iki saat sonra arka koltuğa geçip uzanmamı söylemişti ama tabi ben kabul etmemiştim.

Bir cevap beklemeden yolun kenarında park halinde olan aracı çalıştırıp "Evet tarif et bakalım."Başımla onu onaylayıp düz devam etmesini söyledim.

Kısa süre içerisinde o tanıdık toprak yolu olan köyüme girmemizle farkında olmadan avuç içime tırnaklarımı bastırmıştım ki Giray'ın elimi tutarak avuç içimi açmasıyla bakışlarım onu buldu.

AlacaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin